Resveratrol ve Diğer Yaşlanma Karşıtı Besinler: David Sinclair’in Tavsiyeleri
Resveratrol, son dönemde sağlık ve bilim dünyasının en tartışmalı konuları arasında yer alıyor. Harvard Üniversitesi’nden Dr. David Sinclair’in araştırmalarının odağı olan resveratrol, kimilerine göre bir pazarlama aracı kimilerine göre de yaşlanmayı durduran yeni bir ilaç. Peki yaşlanmanın nedenleri ve önlenmesi üzerine kitaplar yazan ünlü biyologun dünyaya tanıttığı resveratrol nedir? Şimdi öğrenmek için okumaya devam edin.

İÇİNDEKİLER
Resveratrol Nedir ve Yaşlanmayla Nasıl İlişkilidir?
Resveratrol, üzüm, çilek, yer fıstığı, nar, yaban mersini ve kakao gibi bazı bitkilerin kabuklarında bulunan doğal bir bileşiktir. En yoğun miktarda bulunduğu yerlerden biri kırmızı üzüm çekirdeğidir. Bu bileşik, güçlü antioksidan ve antiinflamatuar özelliklere sahip bir polifenol türüdür. Özellikle yaşlanmaya ve yaşa bağlı hastalıklara karşı potansiyel yararları açısından araştırmacıların sıkça yakın mercek altına aldığı yapı taşlarından biridir[1][3].
Polifenoller, meyve ve sebze gibi bitkisel besinlerde doğal olarak bulunan bir tür organik bileşiktir. Doğada kendiliğinden yetişen bitkilerde bulunan bu bileşik gruplarına meyve sebzenin yanı sıra çay ve baharatta da rastlanır. Polifenoller güçlü bir antioksidan yani oksijenin hücrelerdeki zararlı etkilerini ortadan kaldırarak hücre duvarını koruma etkisine sahip içeriktir. Bunun yanı sıra antiinflamatuar etkileriyle de insan sağlığı için yararlıdır. Resveratrol de polifenoller grubunda yer alan, antiaging yani yaşlanma karşıtı etkileri olan, bu nedenle üzerinde çok durulan bir doğal üründür. Bazı tıbbi bitki taramaları resveratrol nedir sorusuna yanıt ararken bu bileşiğin antikanser etkilere sahip olduğunu rapor etmiştir[9].

Laboratuvar çalışmalarına bakıldığında resveratrolün maya, solucan, sinek ve fareler gibi çok çeşitli organizmalarda yaşam süresini uzattığı ve yaşa bağlı hastalıkları geciktirdiğini görebilirsiniz. Ancak tartışmalar tam bu noktada, resveratrol ne işe yarar sorusuna yanıt arayan çalışmalarda başlar. Bilinmesi gereken önemli bir nokta, bu özel bileşiğin insanın yaşam süresini uzatma veya insandaki herhangi bir insani hastalığı yenme üzerine önemli bir etkiye sahip olduğuna dair henüz yeterli kanıt olmadığıdır[1][6].
Resveratrolün etkilerine dair araştırma ve çatışmalar devam ederken, bir yandan akıllara ne kadar ve ne şekilde tüketilmesi gerektiği gelir. Çalışmalar insan vücudunda başarılı şekilde sonuçlansa da standart bir beslenmede yer verilen besinlerle alınan resveratrolün hastalıklardan korunmak için yeterli olmayacağı görülür. Bu bileşiğin normal besin alımlarında koruyucu etki gösterecek miktarda olmaması, tüketicilerini resveratrolü takviye gıda şeklinde almaya yönlendirir. Takviye olarak alındığında ise akıllara bu yapı taşının kimyasal özellikleri gelir. Çükün resveratrolün bağırsaklar tarafından emilmesi zordur ve daha ince yapılı, daha kolay emilen yaşlanma karşıtı bileşiklerle desteklenmesi gerekebilir[8][9].
Resveratrolün insandaki etkileri yeterli kanıta kavuşamamış olsa da memeli canlılarda yapılan çalışmalar son derece umut vericidir. Bileşik, kolesterol seviyelerini iyileştirerek, iltihabı azaltarak ve kan damarlarının fonksiyonlarını iyileştirerek kardiyovasküler hastalıklara karşı korunmanızı destekleyebilir. Bu özellikler, yaşa bağlı olarak gelişen olası kardiyovasküler problemleri yavaşlatabilir. İçeriğin antioksidan özellikleri ise yaşlanmayı ve kanser gibi yaşa bağlı hastalıkları tetiklediği düşünülen serbest radikalleri nötralize etmeye ve oksidatif stresi azaltmaya yardımcı olabilir[1][2].
Resveratrolün, hücresel yaşlanmayı ve metabolizmayı düzenleyen bir protein sınıfı olan sirtuinleri aktive ettiği görülür. Sirtuinlerin aktive edilmesi, kalori kısıtlamasının ömrü uzatma üzerindeki bazı faydalı etkilerini taklit edebilir. Araştırmacılara göre resveratrolün SIRT1 geni olarak da adlandırılan bu geni aktive etmesi, obezitenin ve yaşlanmanın neden olduğu hastalıklara karşı koruyucu bir rol üstlenebilir[3].
Resveratrolün incelendiği memeli hayvanlar üzerindeki ve hücresel boyuttaki çalışmalar umut vadetse de insanlarda yaşlanmayı yavaşlatıp yavaşlatamayacağını veya yaşa bağlı hastalıkları önleyip önleyemeyeceğini belirlemek için daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır. Şimdilik sağlığınız için en uygun resveratrol dozu ve formunun henüz kesinlik kazanmadığını unutmamak faydalı olacaktır[3].
David Sinclair Resveratrol Hakkında Görüşleri
Resveratrol nedir, sorusuna yanıt ararken bu bileşeni dünyaya tanıtan isim Sinclair’den bahsetmemek olmaz. David Sinclair kimdir diye soracak olursanız bilim dünyasının en tartışmalı isimlerinden biriyle karşılaşacaksınız demektir. Sinclair, Avustralyalı-Amerikalı bir biyolog ve Harvard Tıp Fakültesi’nde Genetik Profesörü olarak tanınır. Sinclair 1969’da Avustralya’da doğmuş, New South Wales Üniversitesi’nde biyokimya ve moleküler genetik okumuştur. 1999’da Harvard’a katılan Sinclair, 2004’te ise sirtuinler ve yaşlanma üzerine araştırmalar yaptığı Sirtris Pharmaceuticals’ı kurmuştur[6][7].

Araştırmaları genellikle yaşlanmayı önleme ve ömrü uzatma üzerine olan Sinclair kitapları ile New York Times’ın çok satanlar listesine girmiştir. Kitapları tam 18 farklı dile çevrilmiş bir bilim yazarı olarak diyet, egzersiz ve takviyelerle biyolojik yaşını yaklaşık on yıl azalttığını iddia eder. Türkçe’ye de çevrilen “Yaşam Döngüsü” adlı çok satan kitabında yer verdiği iddiaları bilim camiasında yankı uyandırmıştır[6][7].
Sinclair’in popülaritesi 2023’te, “yaşlanma şeklimizi değiştirmek” olarak ifade ettiği bir amaçla Tally Health adında bir besin takviyesi şirketi kurmasıyla iddialı şekilde büyüdü. Yaşlanma karşıtı müdahalelerin ve takviyelerin insanlarda ne ölçüde etkili olduğu henüz kesin değil ancak tartışmalara rağmen, Sinclair çalışmalarının arkasında durmaya devam eder ve uzun ömür rejiminin bir parçası olarak günde 1 gram resveratrol içeren ev yapımı yoğurt tüketir. Hedefinin, sağlıklı şekilde insan ömrünü uzatma konusunda bilgi edinmek, verileri paylaşmak, bu yöntemleri insanların kullanımına sunmak olduğunu iddia eder[5].
2003’te Nature dergisinde yapılan bir araştırma, resveratrolün mayanın ömrünü %70 oranında uzattığını göstermiştir. 2006’da fareler üzerinde yapılan bir diğer çalışma ise resveratrolün yüksek kalorili bir diyette sağlığı ve hayatta kalma süresini artırdığını gösterir. Sinclair, özellikle sosyal medyada yayınladığı videolarında resveratrol faydalarından bahsederken bu araştırmaları referans gösterir. Dr. Sinclair’e göre resveratrol yüksek kalorili diyet uygulayanlarda sağlığı ve hayatta kalma oranını artırır, çeşitli türlerin ömrünü uzatır. Dolayısıyla resveratrol ne işe yarar sorusunun yanıtını, yaşlanma ve obezite ile ilişkili bozuklukların tedavisinde yeni bir yaklaşım olarak görür[5][8].
Diğer Yaşlanma Karşıtı Besinler Nelerdir?
Resveratrolün başta kırmızı üzüm olmak üzere çilek, fıstık gibi bitkilerde yer alması, bu bileşiğin doğal yollarla tüketilmesine imkan tanır. Ancak yaşlanma karşıtı bileşikler ve bu bileşiklerin yer aldığı besinler oldukça çeşitlidir. Yaşlanma süreci kaçınılmaz olsa da bazı besinler bu süreci yavaşlatmada ve yaşlanmanın olumsuz etkilerini azaltmada önemli roller oynayabilir. Resveratrol ne işe yarar öğrendiğinize göre, sıra yaşlanma karşıtı diğer bileşiklere gelir[9]:

Kuersetin
Kuersetin veya quercetin, antiinflamatuar, antioksidan ve antimikrobiyal özellikleri bir arada gösteren bitkisel bir bileşen formudur. Özellikle elma, çilek, domates, soğan ve marulda bolca bulunur ve bir takviye olarak üretileceğinde bu bitkilerden elde edilir. Bazı çalışmalar quercetinin antiinflamatuar ve antialerjik özellikleri sayesinde solunum ve gıda alerjilerini tedavi etmeye yardımcı olduğunu gösterir. Söz konusu yaşlanmayla savaş olduğunda ise bu bileşenin reaktif oksijen türlerini temizleyerek hücre fonksiyonlarını iyileştirdiği ve koruduğu görülür.
Luteolin
Luteolin, antiinflamatuar, antioksidan özelliklerinin yanı sıra ‘antikanser özellikleri’ ile dikkat çeken bileşiklerdendir. Maydanoz, kereviz, brokoli, biberiye, kakule, anason, karahindiba, bu bileşiğin bol bulunduğu bitkilerdendir. Çalışmalarda luteolinin kolajen ve elastin adı verilen ve cilde esneklik veren maddelerin bozulmasını geciktirebildiği, böylece cildin kırışmasını azaltabildiği görülür. Merkezi sinir sistemiyle ilişkili enflamasyonu yani iltihabi süreçleri azaltarak hafızayı ve biliş düzeyini iyileştirdiği de yine çalışmalar arasında yer alan faydalarındandır.

Kateşinler
Çay, elma, hurma, kakao, üzüm, çilekte bolca bulunduğu bilinen kateşinler, hücre duvarının oksijenden zarar görmesini engelleyen içerikler yani flavonoidler grubunda yer alır. Aslında flavonoidleri fermente edilmemiş bir çay olan yeşil çay ile yakından tanıyor olabilirsiniz.Takviye, çay ya da besin olarak alabileceğiniz kateşinlerin enerji metabolizmasını düzenlemesi, bağışıklığı güçlendirmesi, karaciğer ve böbrek fonksiyonlarındaki hasarı azaltmaya yardımcı olması, onu yaşlanma karşıtı besinler arasında gösteren diğer etkileridir.
Kurkumin
Zerdeçalda bol miktarda bulunan kurkumin, antioksidan, antiinflamatuar ve antimikrobiyal özelliklerin başarılı bir kombinasyonudur. Takviye olarak alınarak yüksek dozda tüketilmesinde dahi diğer yaşlanma karşıtı besinlere göre güvenli bulunur. Düzenli olarak tüketildiğinde kalp damar koruyucu, böbrek ve romatizmal ağrıları azaltıcı etki göstermesiyle yaşlanma karşıtı doğal bitki bileşiği olarak kullanılır.

Lignanlar
Lignan adı verilen yapı taşı yağlı tohumlar, susam, keten tohumu ve ayçiçeği, tam tahıllar (özellikle çavdar), baklagiller, meyveler, sebzeler, kuruyemişler ile çay, kahvede bulunur. Lignanlar kanser, kardiyovasküler hastalıklar, nörodejeneratif hastalıklar ve metabolik hastalıklar gibi yaşa bağlı hastalıkların ilerlemesine karşı koruyarak sağlığı destekler.
Herhangi bir kategoride yer almasına gerek kalmadan, gözle görülür veya görülemeyen yaşlanma belirtileriyle savaşınıza dahil edebileceğiniz pek çok farklı doğal besinden bahsedilebilir. Örneğin yaban mersini, cildi güneş hasarından korumaya ve kolajen kaybını önlemeye yardımcı olabilecek antioksidanlarla doludur. Brokoli, C ve K vitaminlerinin yanı sıra kolajen üretimini artırabilen ve iltihabı azaltabilen antioksidanlar açısından zengindir. Domates, serbest radikallerle savaşmaya ve güneş hasarına karşı korumaya yardımcı olabilecek bir antioksidan olan likopen içerir[10].
Avokado, sağlıklı tekli doymamış yağlar, C ve E vitaminleri ve cilt sağlığını destekleyen antioksidanlar nedeniyle diyetlerin vazgeçilmezleri arasında görülür. Somon gibi yağlı balıklar, cildin elastikiyetini korumaya ve kırışıklıkları azaltmaya yardımcı olabilecek anti-enflamatuar omega-3 yağ asitleri bakımından yüksektir. Sarımsak sadece cilt yaşlanmasına karşı korunmaya yardımcı olabilecek antioksidan özelliklere sahip değil, aynı zamanda antiinflamatuar özellikleriyle iyi bir bağışıklık koruyucudur. Zeytinyağı ise avokado yağı gibi tekli doymamış yağlardandır ve antioksidanlarıyla kan damarı fonksiyonunu iyileştirebilir, iltihaplanmayı azaltabilir[10].
Yaşlanma Karşıtı Besinleri Nasıl Tüketebiliriz?
Bitki bazlı yaşlanma karşıtı besin ve besin takviyesinin tüketim şekli benzer olsa da kullanım miktarları hem ürüne hem kişiye göre değişir. Örneğin quercetin besin takviyesi olarak kullanılacağında yaklaşık %60 emilime sahip olanların günde 1 gr. tüketmesi uygun bulunur. Elbette bir sağlık sorunu ya da ilaç kullananların doktoruna danışması önemlidir ve kuersetin alımı için doğal yollar yani bulunduğu meyve sebzeleri tüketmek de bir seçenektir. Kurkumin ise zerdeçalı dilerseniz taze bitki olarak dilerseniz bir baharat olarak tüketerek bünyeye alınabilir[9].
Yaşlanma belirtilerine karşı savaşınızı destekleyen içeriklerin yer aldığı besinleri dengeli şekilde karıştırarak tüketebilmeniz için birkaç basit örnek:
- Bir tutam zerdeçal ekleyerek tükettiğiniz çay
- Keten tohumlu çavdar ekmeği
- Marul, çilek, elma, hurma ve kakaoyu karıştırırak hazırlanan serin bir smoothie
- Domates, soğan ve maydanozla hazırlanan pratik bir salata
Yaşlanma karşısı bileşenleri takviye olarak tüketmeyi tercih ettiğinizde bu bileşeni daha yüksek oranlarda almış, etkisini daha yoğun şekilde görmüş olabilirsiniz. Öte yandan pek çok kişi için yaşlanma karşıtı bileşenleri yer aldıkları bitkileri doğrudan tüketerek vücuda kazandırmak daha güvenli bir yoldur. Hangi besini ne zaman, ne ölçelerde ve nasıl kombinleyerek tüketmeniz gerektiğini bilmeniz önemlidir. Besinleri tüketme şekliniz ideal olarak beslenme alışkanlıklarınıza ve doktorunuz ya da beslenme uzmanınızın size özgü yönlendirmeleriyle belirlenebilir.
Kaynakça
- 1. https://www.news-medical.net/health/What-is-Resveratrol.aspx
- 2. https://en.wikipedia.org/wiki/Resveratrol
- 3. https://www.webmd.com/heart-disease/resveratrol-supplements
- 4. https://www.wsj.com/health/wellness/david-sinclair-longevity-aging-criticism-645fddc5
- 5. https://www.lifespan.io/news/lifespan-news-resveratrol-controversy/
- 6. https://www.bostonmagazine.com/health/2019/10/29/david-sinclair/
- 7. https://sinclair.hms.harvard.edu/
- 8. https://novoslabs.com/best-anti-aging-supplements-that-harvard-scientist-david-sinclair-takes/
- 9. https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC10333707/
- 10. https://www.furtherfood.com/blogs/articles/ultimate-anti-aging-diet-guide-over-60-anti-aging-recipes
ÖNE ÇIKANLAR

Kilo kontrolü, sağlıklı yaşam tarzının sürdürülmesi için kritik bir unsurdur. Kiloyu dengelemek; genetik yapı, yaş, cinsiyet, yaşam biçimi ve çevresel etkenler gibi birçok faktörden etkilenir. Bu noktalar bazen kilo yönetimini zorlaştırsa da dengeli beslenme ve düzenli fiziksel aktivite, sağlığı desteklemek ve kilo …

Hemen hemen herkesin günlük yaşamında karşılaştığı sürekli açlık hissi, neden kaynaklandığını tam olarak anlamakta zorlanılan bir durumdur. Gün boyunca düzenli öğünler tüketmenize rağmen açlık hissetmeye devam ediyorsanız, bu durumun arkasında birden fazla neden olabilir. Vücudun açlık sinyallerini tetikleyen …

İnsanlık, yüzyıllardır gençliği ve sağlığı korumanın sırlarını arar durur. Günümüzde bu arayış, bilimsel araştırmalar ve teknolojik gelişmeler sayesinde hiç olmadığı kadar ileri bir noktaya ulaşmıştır. Harvard Üniversitesi’nde genetik profesörü olan Dr. David Sinclair, yaşlanma sürecini anlamak ve yavaş…