Tour de France 2023: Müzelik Rekabet
Bisikletin son üç yılına damga vuran rekabet, zıtlıkların yarattığı müthiş bir harmoni. Tadej Pogacar ve Jonas Vingegaard, gururla sunar…

29 Haziran 2024’ü şimdiden ajandanıza kaydedin çünkü bir sonraki Fransa Bisiklet Turu o gün başlayacak. Yarışa dair başka neler biliyoruz? Le Tour, Floransa’da açılacak ve 21 Temmuz’da Nice’te sona erecek. Yani Rönesans’ın kalbinden Fransa’ya uzanan tur, perdeyi Paris’te kapatmayacak. Sebebi 2024 Olimpiyatları’nın Paris’te yapılacak olması. Başka bir değişiklik var mı? Evet. Gelecek sene son etapta bireysel zamana karşı yapılacak. Yani klasik Paris geçit töreninden ziyade son gün gerçek bir yarış seyredeceğiz.
Başka? Yarış büyük ihtimalle -kesin konuşmamak lazım, her şey olabilir ama- Jonas Vingegaard ile Tadej Pogacar arasında geçecek. Biliyoruz, şaşırmadınız. Şimdiden ikişer Fransa Bisiklet Turu zaferleri olan, son üç yılda ilk iki sırayı kapatan iki yıldız, uzun yıllar sürecek bir düellonun tam ortasında. Diğer rakiplere de saygı duyuyorlar ama genel olarak kafayı birbirleriyle bozmuş durumdalar.

Zaten tabloya bakınca nasıl aksini düşünebiliriz ki? 2023 Fransa Bisiklet Turu biteli bir hafta oldu ve aklımızda hâlâ aynı ikili var. Jasper Philipsen’in dört sprint etabıyla birlikte yeşil mayoyu alması, Matej Mohoric’in verdiği unutulmaz röportajı, Pello Bilbao’dan Michael Woods’a Wout Poels’tan Victor Lafay’e farklı kahramanlar… İspanya’dan başlayan macerada onlarca an akıllara kazındı. Fakat sarı mayo savaşı bütün yarışa ruhunu verdi. Bir Danimarkalı ve bir Sloven, Le Tour’un başrolündeydi. Onların rekabeti hem bugüne hem de tarihe ışık tuttu. O yüzden bu seneki yarışı anlamak için gelecekten başladık, şimdi geçmişe döneceğiz.
Gelenek ve Gelecek
Bir büyük turu kazanmak için gereken özellikler neler? En başta dağ etaplarına damga vuracak güçlü bacaklara, keskin bir taktiksel zekâya ve sağlam takım arkadaşlarına sahip olmalısınız. Bir de zamana karşıda da fark yaratmalısınız. Eddy Merckx’ten Bernard Hinault’ya, Greg LeMond’dan Chris Froome’a yıllar boyunca hükümdarlıklar böyle kuruldu. Elbette düz bir etapta kaza yapabilir, çapraz rüzgâra maruz kalınan bir günde geride kalabilirsiniz ama o tip etaplarda hasarı tamir etmek daha kolaydır. Oysa dağlar acımasızdır. Zamana karşı etapları da… Hata ve bahane kaldırmazlar.
Geçmiş demişken… 1990’lara dönelim mi? Bahsi geçen formülü uygulayan Miguel Indurain; 1990’lı yıllarda beş Fransa Bisiklet Turu, iki İtalya Bisiklet Turu kazanırken dağlara ve zamana karşı etaplarına damga vurmuştu. Stili sıkıcı bulunan Indurain, soğukkanlı yarışmayı biliyordu. Az hata yapıyor ve bütün takvimini büyük turlara göre ayarlıyordu. Merckx, Hinault veya Pogacar gibi bisikletçilerin aksine Indurain’in aklında tek günlük klasikler yoktu. Onun için nisan ayındaki yarışlar mühim değildi. Kafası hep temmuz ayındaydı. Daha sonra Lance Armstrong da Alberto Contador da Chris Froome da aynı yoldan gitti. Uzmanlık çağı başlamıştı ve genel klasman favorileri için yüksek irtifa kampları, rüzgâr tünelleri, aynı kadroyla aylar boyunca idman yapma gibi kavramlar merkeze oturmuştu.

Vingegaard ile Pogacar’ın yaklaşımı, işte tam da bu noktada ayrışıyor. Jumbo-Visma’nın lideri Vingegaard, iki sezondur bütün takvimini Fransa Bisiklet Turu’na göre kuruyor. Sezon boyunca 150 gün ailesinden uzak kalıyor ve uzak kaldığı o dönemde başka yarışlarda da izine pek sık rastlanmıyor. Danimarkalı, takım arkadaşlarıyla birlikte uzun soluklu yüksek irtifa kamplarına gidiyor ve aylar boyunca tek bir hedefe odaklanıyor. Hollanda menşeli takım, en az altı ay öncesinden yarış taktiğini, bilhassa da Pogacar’a saldıracağı yeri seçiyor. Bu, geçen sene 11. etaptı. Bu sene ise kapıyı 5. etaptan açtılar. Danimarkalı yıldız, yapısı ve görünüşü itibarıyla agresif bir yarış stiline sahip olmasa da atak yapacağı yerleri seçme konusunda çok usta. 1996 doğumlu bisikletçi, asla rakibi kadar hareketli, heyecanlı veya hevesli değil fakat Pogacar’ın karşısında sükûnetiyle fark yaratıyor.
Pogacar ise spot ışıklarının altında büyüyen yıldızlardan. Hayata zirveden başlayan, katıldığı ilk Le Tour’da vatandaşı Primoz Roglic’i yenen Pogacar; 2021’de ikinci Fransa Bisiklet Turu zaferini elde etmişti. İlginç olan, Sloven yıldızın bütün bunları yaparken sadece büyük turlara odaklanmamasıydı. Pogacar, yalnızca agresif taktikleriyle değil; takvimdeki tercihleriyle de iki tekeri 1980’lere hatta 1970’lere döndürüyor. Mart ayında Milan-San Remo’yu, nisanda Ronde van Vlaanderen’i, ekimde ise Giro di Lombardia’yı hedefliyor. Bu, seyretmesi müthiş bir serüven fakat bir yandan da ciddi bir risk. Vingegaard gibi güçlü bacaklara, zihinsel kuvvete ve dikkatli bir takıma sahip bir bisikletçi karşısında Pogacar büyük risk alıyor. Mart ve nisan aylarına damga vuruyor belki ama temmuz ayına geldiğinde yıl boyunca Pogacar’ı manşetlere çıkaran tercihleri ve özellikleri dezavantaja dönüşüyor.

Tarih Zıtlıkları Sever
2023 Fransa Bisiklet Turu bu iki ideolojinin çarpışma alanıydı ve ne yazık ki şanssızlıkla başlamıştı. Pogacar, nisan sonundaki Liege-Bastogne-Liege’de el bileğinden sakatlanmıştı ve iki ay boyunca hiçbir mühim yarışa katılamamıştı. Bu yüzden de Vingegaard, rakibinin yarış ve idman eksiğini değerlendirdi, 5. etapla birlikte farkını ortaya koydu. Yine de o gün korkulan olmadı, yarış ilk haftadan sona ermedi. Hatta 16. etaba kadar işler epey kafa kafaya gitti. Pogacar, kısa ve patlayıcı yokuşlarda Vingegaard’dan saniye almayı başarıyordu. Sorun ise o etaplarda Danimarkalı sporcuyu yıkamamasıydı.
Üç hafta boyunca Vingegaard, yenilgiyi idare etme konusunda bir markaya dönüştüğünü ispatladı. Fransızların meşhur ‘jour sans’ tabiri Vingegard için geçerli değildi. Boş günü yoktu. Herhangi bir dağ etabında Pogacar’a 5, 10, 20 saniye kaybedebilirdi ama daha fazlasına izin vermezdi. O yüzden de Vingegaard yeniliyor gibi göründüğü günlerde bile aslında şampiyonluğu örüyordu. Pogacar’a yetişemiyor gibi göründüğü o kısa yokuşlarda bir yandan da gövde gösterisi yapıyordu. Danimarkalı bekledi, savundu ve en doğru yerde rakibini iplere yasladı. 16. etaptaki zamana karşı ve 17. etaptaki dağlar, yarışın kaderini belirledi.

Pogacar’ın yarış ve idman eksiği kendini göstermişti fakat aradaki fark sadece sakatlıkla açıklanamazdı. Vingegaard 22,4 kilometrelik zamana karşı etabında rakibinin 1 dakika 38 saniye önünde zafere yürüdü. 17. etapta Pogacar bir anda duvara çarparken de Vingegaard gayet zindeydi. Özetle, Danimarkalı ikinci sarı mayo zaferine giden yolu kafasındaki plana uygun şekilde inşa etti. 2023 Fransa Bisiklet Turu’nun ilk üç gününde savunma yaptı, beşinci etapla birlikte atağa kalktı, ikinci haftanın sonunda ve üçüncü haftanın başında rakibinin güçlü olduğu noktalarda hasarı kontrol etti ve zamana karşıyla birlikte büyük yumruğu attı. O yumruk ise nakavtı ve şampiyonluğu getirdi.
Le Tour, baştan sona bir bisiklet yarışı değil, bir boks maçı gibiydi. Vingegaard güçlü yanlarını takvime yaydı ve Pogacar’ın 7 dakika 29 saniye önünde yarışı bitirerek Paris’teki podyumun en tepesine çıktı. Danimarkalı şampiyon, gelecek sene Floransa’dan Nice’e gidecek olan yarışın da şimdiden en büyük favorisi konumunda. Pogacar’ın ise aklında binbir soru var. Takvimini değiştirmeli mi, tek günlük klasiklerden feragat etmeli mi, idman düzeniyle oynamalı mı? Bütün bunlara cevap bulmak zorunda. Ringde dans etmeyi seven Sloven, yeniden zirveyi ele geçirmek için her şeyi düşünmeli.
Bir bir başka maceranın daha sonuna geldik. 2023 Fransa Bisiklet Turu hayatımızdan çıktı. Artık öğleden sonraları ekran başına oturduğumuzda bizi karşılayacak büyük bir serüven yok. İtiraf edelim, bisikletin yokluğunda kavurucu yaz sıcakları daha da can sıkıcı. Ne mutlu ki anılarımıza katacak özel bir rekabete sahibiz. Yarış stilleriyle, karakterleriyle, kariyerleriyle, takvimleriyle birbirlerinden farklı olan ikili, bütün zıtlıklarının ortasında dostane bir ilişki kurmuş vaziyette. O ilişkiden üç yılda kitaplara geçen bir rekabet çıktı. O rekabet, 2024’te Floransa’ya, müzelerin kalbine taşınacak. Ve biz büyük bir heyecanla yine ekran başında olacağız. Vingegaard, Pogacar ve Michelangelo için…
ÖNE ÇIKANLAR

Kilo kontrolü, sağlıklı yaşam tarzının sürdürülmesi için kritik bir unsurdur. Kiloyu dengelemek; genetik yapı, yaş, cinsiyet, yaşam biçimi ve çevresel etkenler gibi birçok faktörden etkilenir. Bu noktalar bazen kilo yönetimini zorlaştırsa da dengeli beslenme ve düzenli fiziksel aktivite, sağlığı desteklemek ve kilo …

Hemen hemen herkesin günlük yaşamında karşılaştığı sürekli açlık hissi, neden kaynaklandığını tam olarak anlamakta zorlanılan bir durumdur. Gün boyunca düzenli öğünler tüketmenize rağmen açlık hissetmeye devam ediyorsanız, bu durumun arkasında birden fazla neden olabilir. Vücudun açlık sinyallerini tetikleyen …

İnsanlık, yüzyıllardır gençliği ve sağlığı korumanın sırlarını arar durur. Günümüzde bu arayış, bilimsel araştırmalar ve teknolojik gelişmeler sayesinde hiç olmadığı kadar ileri bir noktaya ulaşmıştır. Harvard Üniversitesi’nde genetik profesörü olan Dr. David Sinclair, yaşlanma sürecini anlamak ve yavaş…