TENİS

Rafael Nadal: Gözyaşlarımızı Bitti mi Sandın

Korkulan oldu, Rafael Nadal’ın 2024 Avustralya Açık’tan çekildi. Peki muhtemel son sezonunun geri kalanında efsaneden ne beklemeliyiz?

8 Ocak 2024 4 dk
Rafael Nadal: Gözyaşlarımızı Bitti mi Sandın

“Melbourne’da çektirdiğim MR’da ufak bir kas yırtığım olduğu anlaşıldı. Ameliyatlı bölgede değil ki bu iyi haber. Fakat şu an beş setlik maçlarda yüzde yüzümle mücadele etmeye hazır değilim.”

Tam da Rafael Nadal üzerine bir şeyler karalamak için bilgisayarın başına geçtiğim anda haberi gördüm. Yaklaşık bir yıl sonra tenis kortlarına dönen ve bunu Brisbane’daki üç maçla taçlandıran 22 kez Grand Slam şampiyonu, Avustralya Açık’ta oynayamayacağını açıklıyordu. Oysa ki geçtiğimiz salı oynadığı ilk maçla beraber yeniden hayaller kurdurmaya başlamıştı. Tam bir sezonuna mal olan kalça sakatlığı dönüşünde Dominic Thiem ve Jason Kubler’e karşı resital vermiş, eskisinden daha agresif görüntüsüyle gözlerin pasını silmişti. Her şey çeyrek finaldeki Jordan Thompson eşleşmesinde başladı. Üç maç puanından faydalanamadığı, hem de bunu gayet karakter dışı bir biçimde yaptığı ikinci setin ardından vites düşürmüştü. Thompson hayatının performansını verirken o da tam zıttı istikamete gitti. Üç setlik mağlubiyetin ardından Bribane seyircisine veda ediyordu; sanki bir daha o kortta tenis oynamayacakmış hissiyatıyla…

Rafa, 2023 sezonunu büyük ölçüde kaçırmasına neden olan sakatlıktan dönmeye çalışırken baklayı ağzından çıkarmıştı. 2024, büyük ihtimalle kariyerinin son sezonu olacaktı. Tabii vedasını efsanevi rakibi Roger Federer’den daha farklı biçimde, kort üzerinde aktif bir şekilde oynarken yapmaya niyetliydi. Yirmi yıldır devam eden spor yaşamında onda teveccühlerin en büyüğünü vermiş seyirciye şehir şehir, stadyum stadyum hoşçakal demenin peşindeydi. Hatta bir açık kapı da bırakıyor ve işler yolunda giderse vedanın ertelenebileceğini de söylüyordu. Ancak sakatlıklarla yıllar yılı yıprananan bedeni, içindeki asla bitmeyen rekabet ateşine eşlik edebilecek miydi? 2005’teki -o noktada dahi kariyerini bitirebilecek- ayak sakatlığından döndüğünden bu yana cevap hep “Evet” olmuştu. Nadal bir şekilde iyileşip tekrar kazanabiliyordu. Bunun en ekstrem örneğini, sadece üç-dört ay evvel koltuk değnekleri ile poz verip şampiyon tamaladığı 2022 Avustralya Açık’ta ortaya koymuştu. Ne de olsa sporun gördüğü en büyük savaşçılardan bir tanesiydi.

O nedenle bu yazıya otururken aklımda “Rafa’dan yeni sezonda ne beklemeliyiz?” sorusuna örneklerle cevap aramak vardı. Avustralya Açık’ı kaçırıp yaklaşık üç ay daha rekabetçi tenis oynamayacağı haberini almak, bu gri ve yağmurlu İstanbul gününde hissettiğim karamsarlığı katladı. Fakat sporun fena halde hayata benzediği, en umutsuz anların en büyük zaferlere dönüşebildiği klişeleri de zihnimden hiç uzakta değil. Mesela Eurosport’ta bizzat mikrofon başında olduğum 2022 Avustralya Açık finalini anımsıyorum. Daniil Medvedev’e karşı setlerde 2-0 gerideyken, üçüncü setin altıncı oyununda üç servis kırma puanıyla yüzleşen Rafa aklıma geliyor. “Öyle çok sakatlanıyor ki 30 yaşından sonra tenis oynaması çok zor” denmesine rağmen 30’larında birçok Grand Slam şampiyonluğu yaşadığını hatırlıyorum. Listeye bakıp; sol ayak, sağ ayak bileği, sağ diz, sol uyluk, sağ uyluk, kalça, kaburga, her iki el bileği, dirsek, kol, omuz ve sırt sakatlıklarından döndüğünü görüyor, sanki bilmiyormuş gibi tekrar şaşırıyorum. Parmaklarımdan, “Rafa’dan artık pek de fazla şey beklememeliyiz” cümlesi öyle pek de kolayca çıkmıyor.

Büyük şampiyonların aksine bahis oynamak kolay değil. Haydi Rafa’yı bir kenara koyup diğer bazı örneklere göz atalım. Monica Seles’in 1993’te kort üstünde bir Steffi Graf hayranı tarafından bıçaklandıktan sonra ciddi fiziksel ve zihinsel badireler atlatıp kazandığı 1996 Avustralya Açık, aklıma gelenlerin belki birinci. Andre Agassi’nin 1999’daki Roland Garros şampiyonluğu, doksanların ortasına tekabül eden en buhranlı döneminin bitişi gibiydi. Kim Clijsters anne olduktan sonra tekrar slam’ler kazanmış ve dünyanın en iyi tenisçilerinden bir tanesine dönüşmüştü. Roger Federer, en büyük sakatlığından dönüşte 2017 Avustralya Açık’ı mutlu sonla bitirmiş; Novak Djokovic bir benzerini 2018 Wimbledon’da dirsek sakatlığı sonrası yapmıştı. Yukarıda bazı örneklerini verdiğim Rafa’nın dönüşleri zaten tüm sporun en ekstrem öykülerinden bazıları. Yani İspanyol efsanenin üstünü öyle kolaylıkla çizemediğim için beni anlayın.

Öte yandan belki ilk defa bardağın boş tarafı gözüme daha fazla ilişiyor. ‘Son bir dans’ olması mümkün yılın üç ay daha kısalması canımı sıkıyor. Muhtemelen toprak sezonunda, tarihte hiçbir tenisçinin hiçbir zeminde yapamadığı gibi hükmettiği yerdeki geri dönüşünden dahi umudu kesecek gibi oluyorum. Jordan Thompson’a karşı oynadığı maçın rekabetçilik seviyesi onu bu denli zorladıysa beş setlik testlerde, apoletlerini sökmek için bekleyen hırslı rakiplere karşı vereceği mücadeleler daha bir göz korkutuyor. Geri dönme gücüne umut bağlama rağmen umut etmek zorlaşıyor. Kelime kelime, paragraf paragraf ilerlerken hâlâ malum soruyu cevaplayabilmiş değilim. Bildiğim tek şey, gözyaşlarımızın bitmediği. Eğer Rafael Nadal’ı bir kez daha sağlıklı biçimde izleyip kupa kaldırırken göremezsek, tıpkı Federer’in kırık dökük vedasında olduğu gibi üzüleceğiz. Aksi olur ve savaşçının yeni bir mucizesine tanık olursak de pes etmemenin güzelliği üzerine bir hikâyemiz daha olacak.

Her halükârda bu öykünün sonunda birkaç damla gözyaşı var…

Aras Yetiş

Aras Yetiş

Spor medyasındaki macerası 2014 senesinde Eurosport’ta ve kısa süre sonra kurulan Socrates’te neredeyse eş zamanlı olarak başladı. Her ne kadar tenis ve snooker anlatarak sektöre girdiyse de birçok farklı spor üzerine çalışma şansı buldu.

Tüm yazılarına göz at (7)
SAYFA BAŞINA DÖN

ÖNE ÇIKANLAR

MAC+
KULÜP VE STÜDYOLAR