TENİS

Olgunluk Çağı

Coco Gauff, Amerika Açık’ın yeni şampiyonu. Henüz 19 yaşında en büyük zaferine imza atan genç yıldız için sırada yeni hedefler var.

13 Eylül 2023 7 dk
Olgunluk Çağı

Grand Slam düzenleyen ülkeleri göz önüne aldığımızda, hemen her birinin büyük turnuvalarda şampiyon çıkarmakta zorlandığı bir dönemdeyiz. Bilhassa erkek tenisinde bu durum kendini daha fazla belli ediyor. Örneğin Avustralya’nın son slam şampiyonu Lleyton Hewitt bunu 2002, ABD’nin son majör galibi Andy Roddick ise 2003’te başardı. Fransa Açık’ın son erkek yerel şampiyonu için 1983’e dek gitmek, esaslı bir zaman yolculuğu yapmak durumundayız. Eğer Andy Murray gibi istisna bir oyuncu çıkmasa Wimbledon’ın evi Britanya’da bu hasret 1936 senesine uzanacaktı. Yani tenisin en göz önündeki ekollerinin yeni yıldızlar yaratma ivmesi pek iç açıcı değil.

coco gauff

Kadın tenisinin bol sürprizli çehresinde durum nispeten farklı. Öncelikle Serena Williams gibi bir şampiyon son 20 yıla damgasını vurdu. Avustralyalı Ash Barty, geçtiğimiz beş sene içinde üç slam zaferine imza attı. Emma Raducanu ise tarihteki en sürpriz zaferlerden biriyle Britanya’yı kadın tenisinin zirvesine taşıdı. En azından 2018’den beri her yıl slam ülkelerinden en az bir şampiyon çıkıyor. Fakat yine de erkek tenisinin son 20 yılını Sırbistan, İspanya ve İsvçire’den figürlerin domine ettiği, kadınlarda da başarılı ağırlığının daha ziyade slav ülkelerine kaydığı bir çağdayız. Tenisin dört büyük turnuvasının ev sahipleri, bir zamanın en şaşalı tenis ülkeleri için durum sıkıntılı.

serena williams

Bu nedenle mevzu bahis ülkelerden çıkan her yeni yıldıza, ekstra baskı kuracak şekilde muamele ediliyor. Çok da uzağa gitmeye gerek yok, iki yıl öncenin Amerika Açık galibi Raducanu’nun yaşadıkları ortada. Kısa bir istikrarsızlık dönemi sonrası tefe konan İngiliz tenisçinin o günden beri iflah olduğunu söylemek zor ki halihazırdaki sıkıntılarına sakatlık da eklendi ve bir süredir ortalıkta görünmüyor. Fransızların nice yetenekli isminin aynı baskı altında parçalandığını, Amerikan tenisinin her genç yıldızının devasa ayakkabıların içini doldurmaya çalıştığını gördük. Öyle ki Roddick bile Pete Sampras ve Andre Agassi ile kıyasladığında kendini ne kadar sıradan bulduğunu itiraf eder. Ancak işte bir slam ülkesinden, yani tenisin kurucu ülkelerinin birinden çıkıp bu baskıdan azade olmak zor. Sonuçta yeni Ash Barty’sini, Mary Pierce’ını, Andy Murray’sini, Serena Williams’ını arayan büyük bir kamuoyu var.

2019 senesinde, henüz 15 yaşındaki Coco Gauff’un Wimbledon yolculuğuna tanıklık ederken aklımdan benzer şeyler geçmişti. İdolü Serena ve Venus Williams olan genç raket, elemeleri aştıktan sonra ilk turda Venus’ü mağlup ederek dünyayı şoka uğratmıştı. Dördüncü turdaki Simona Halep eşleşmesine dek yürüyüşünü sürdüren Gauff, bir anda tenis dünyasının ve ülkesi ABD’nin spot ışıklarını üzerine çevirdi. Belki Raducanu gibi ilk ciddi slam’ini kupayla tamamlamamıştı ama yaşı göz önüne alındığında günümüz tenisinde yapılması zor bir iş yapmıştı. Birkaç sene içerisinde slam kazanabilecek gibi görünüyordu ve bu ne yazık ki henüz taşımaması gereken bir yüktü. Bu noktadan sonra Gauff’un ivmesi, o yaşta bir yıldız adayından beklenmeyecek stabillikte ilerledi. Sıralamada emin adımlarla yükselirken, slam turnuvalarında en azından turlar geçmeyi alışkanlık haline getirdi. Pandemine dünya kendi derdine düşmüşken, Gauff da WTA’deki statüsünü yavaş yavaş sağlamlaştırdı.

coco gauff

Baba Corey Gauff’un kolej düzeyinde forma giymiş bir eski basketbolcu ve annesinin de atlet oluşu, yani sporcu yaklaşımından bihaber olmayışlarının etkisini genç raket üzerinde hissetmemek mümkün değildi. Hem yeteri kadar korumacı hem de bir noktaya dek onu özgür bırakan yaklaşımları, Gauff için bir avantaja evrildi. Mesela kendini ilk günden itibaren müthiş ifade edebilen bir genç sporcu ile karşı karşıyaydık. Kort üstünde en yetenekli isim değilse de atletizmi ve oyun zekasıyla bu açığını kapatmaya çalışıyordu. Ve doğal becerileri kısıtlı olmasına rağmen bu denli erken çıkış yapması onun yüreğinin gücünü kanıtlar nitelikteydi. Henüz eksik olan parçaları da yol üzerinde bulacaktı…

2019’daki çıkışının ardından her sene bir öncekinden daha iyi bir sıralama elde eden Coco için artık turnuva şampiyonlukları da sürpriz değildi. Aynı yıl Linz de turun en genç turnuva şampiyonu oldu, 2021’de listeye bir zafer daha ekledi. 2022’de toprak kortta ilk slam finaline yükseldi ve Fransa Açık kupa maçında Iga Swiatek ile karşılaştı. İlk finalin psikolojisi zorlu, Iga da fazlasıyla sağlamdı. Yine de Gauff, yavaş yavaş potansiyelinin içini dolduruyor, bir anlamda hem bir tenisçi hem de bir insan olarak demleniyordu. Erkenden önüne atıldığı spot ışıkları onun için bir lanetten ziyade lütufa dönüşmüş, Coco’ya yaşının ötesinde bir tecrübe ve bilgelik vermişti.

Tabii sahip olduğu deneyimi bir kazanma alışkalığına dönüştürmesi için hâlâ zamana ihtiyacı vardı. Kort üstünde ekmeğini taştan çıkaran bir oyun yapısı olduğu için de gösterişli bir intibaya sahip değildi. Ülkesinin en büyük yıldız adayı olmasına rağmen biraz radar altında gitmesinin nedeni bunlardı. 2023 Wimbledon’daki ilk tur vedası, Coco için bir uyanma çağrısına dönüştü. Yıl içinde koçu Diego Moyano ile yollarını ayıran ve Patrick Mouratoglou’nun mentorluğu ile ilerleyen Gauff, Temmuz ayında İspanyol eski tenisçi Pere Riba ile anlaştı. Ardından Amerika Açık hazırlık turnuvalarından Washington öncesinde ekibine efsanevi koç Brad Gilbert katıldı. Andre Agassi’nin sekiz slam zaferinin altısında ona eşlik eden Gilbert, Andy Roddick’in tek şampiyonluğunun da mimarı olmuştu. Oyunculuğu günlerinde yeteneğiyle bilinmese de kendinden yüksek profilli rakipleri devirmesini sağlayan Winning Ugly (Çirkin Kazanmak) metodunu uygulayan ve hatta kitaplaştıran Gilbert, birlikte çalıştığı tenisçileri de bu şiarla hazırlıyordu. Usta koçun anafikri basitçe en iyi ya da en gösterişli olmaktan ziyade filenin karşısındaki rakibin zayıflıklarını bilip onların üzerine gitmekti. Bu stil, Gauff için adeta biçilmiş kaftandı ve o eksik parça bulunmuştu.

coco gauff

Gilbert’ın takıma eklenişiyle beraber ivmesi ikiye katlandı ve ilk turnuvası olan Washington’da mutlu sona ulaştı. Ardından Cincinnati’de kariyerinin o ana kadarki en büyük zaferine imza attı ve yol üstünde dünya 1 numarası Iga Swiatek’i de geçti. Emareler, genç yıldızın Amerika Açık’ta favorilerden biri olduğu yönündeydi. İlk turlarda birkaç zor maç oynasa da kırılma belirtisi vermiyor, aksine maçlar ilerledikçe rahatlıyordu. Hayatının ikinci slam finaline çıkmaya hak kazandığında yolu yine bir 1 numara ile kesişti. Sonraki hafta ilk defa sıralamanın zirvesine çıkacak olan Aryna Sabalenka ile…

Gauff bir oyuncu olarak neyse Sabalenka onun tam tersi; tıpkı Serena Williams gibi topa iki kanattan büyük vuran, devasa servisler atan ve karşılayan, maçların tamamına dikte eden bir oyuncuydu. Yani Gauff ya domine edilecek ya da güçlü bacaklarını ve yüreğini ortaya koyup rakibini basit hatalara sevk edecekti. İlk sette durum bu olmadı. Sabalenka 6-2’lik skorla 1-0 öne geçerken maçın direksiyonunu almıştı. İkinci setin başında kırdırmadığı servis Coco adına bir umut ışığına dönüştü. Sabalenka’nın artan basit hataları, çiçeği burnunda 1 numarayı bir süredir uzaklaştığı kendini imha sarmalına geri çekiyordu. 20 bini aşkın ABD’li tenis seyircisinin desteği de genç rakete omuz verdi. Gilbert’ın “daha derinde bekle” direktifini uyguluyor, rakibinin ekstra toplar vurmasını ve kaçırmasını sağlıyordu. Önce durumu 1-1’e getirdi ve ardından son sette planını uygulamaya devam etti. Serena’dan bu yana en genç Amerika Açık şampiyonunu izliyorduk, 2019’dan beri müjdelenen zafer sonunda gerçek olmuştu.

Şimdi Coco Gauff, geride kalan yıllarda nice yurttaşının geçtiği yollardan geçecek. Sloane Stephens ve Sofia Kenin için ilk slam şampiyonluklarının sonrası pek de parlak olmamıştı. Yazının girişinde bahsettiğim baskı unsuru her zaman baki ve büyük tenis ülkelerinin büyük şampiyonları olma işi epey zorlu. Fakat umut verici taraf Gauff’un oyunda geçirdiği olgunlaşma süresi, her şeyi bir anda değil de adım adım başarmışlığı. Üstelik ifade becerisi, sosyal konularda geri adım atmayan tarzı ve yıldız ışığı göz önüne alındığında, sporunu sürükleyecek yeni isimlerden birine evrilmesi işten değil. İdolü Serena’nın izlerini nereye dek takip edebileceği ise büyük merak konusu…

Aras Yetiş

Aras Yetiş

Spor medyasındaki macerası 2014 senesinde Eurosport’ta ve kısa süre sonra kurulan Socrates’te neredeyse eş zamanlı olarak başladı. Her ne kadar tenis ve snooker anlatarak sektöre girdiyse de birçok farklı spor üzerine çalışma şansı buldu.

Tüm yazılarına göz at (7)
SAYFA BAŞINA DÖN

ÖNE ÇIKANLAR

MAC+
KULÜP VE STÜDYOLAR