Paris Olimpiyatları 2024: Paris’in Beş Yıldızı
İlk kez bu sahnenin parçası olanlar, bırakıp geri dönenler, rekorlara koşanlar, veda edenler… Paris’teki oyunlar hepsinin tanığıydı.

İÇİNDEKİLER
Fransız Judo Efsanesi Teddy Riner: Son Perde
13 Eylül 2017, aslında her şeyin başladığı gündü. Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nin 131 numaralı oturumunda alınan karara göre 2024’teki oyunların Paris’te, 2028’dekilerin ise Los Angeles’ta yapılması kararlaştırılmıştı. Pek çokları ajandalarına bu tarihi not aldı ve çalışmaya başladı. Belediye başkanları, şehir planlamacıları, çevre mühendisleri, mimarlar… Biri daha vardı. O tarihin hem kendisi hem de ülkesi için ne anlama geldiğinin farkındaydı. Oyunların vakti geldiğinde 35 yaşında olacak, muhtemelen son olimpiyatında kendi şehrinde sahne alacaktı. O Teddy Riner, bireyselde önce Birleşik Arap Emirlikleri’nde Magomedomar Magomedomarov’u ve Gürcistan’dan Guram Tushishvili’yi, sonrasında ise Tacikistan’dan Temur Rakhimov’u mağlup ederek finale geldi. Tabelaya baktığımızda ise mütemadiyen aynı sonucu görüyorduk: 10-0. Tarife finalde de değişmedi. Güney Koreli Kim Min-jong’u mağlup eden Riner, üçüncü olimpiyat altınını bu kez Fransa’nın kalbinde geçiriyordu boynuna. Bir gün sonrasında ise kaptanlığını yaptığı ekibiyle mindere çıkacak, takvime 2020 Tokyo’da dahil edilen karışık takımlarda Fransa’ya üst üste ikinci madalyasını getirecekti. Bu eğer bir sonsa perde olabilecek en görkemli şekilde inmişti.

Mijain Lopez’in Mindere Vedası
Onun gibisi yok. Lafügüzaf bir şey söz konusu değil. Gerçekten yok. İlk olimpiyatı için evinden kilometrelerce uzaktaki Pekin’e giden ve 120 kiloda altın madalyayı boynuna geçiren Mijain Lopez, o günden bu yana dünyanın çevresinde bir tur attı âdeta. Önce Birleşik Krallık’ın kalbindeydi, sonrasında Güney Amerika’ya indi. Ardından bir yıl ertelemeli düzenlenen oyunlarda Doğu Asya’ya yol aldı. Ortaya koyduğu icra ve kürsüdeki yeri ise asla değişmedi. Türk spor izleyicisi ise şanssızlığın ortasında bir şansı deneyimledi. Lopez’in 2012’de ve 2020’de yarı finalde mağlup ederek finale yürüdüğü, 2016’da ise direkt finalde mağlup ettiği isim Rıza Kayaalp’ten başkası değildi. Haliyle biz de bu büyülü yolculuğu bazen üzülerek ve hayıflanarak, bir süre sonra ise hayran kalmaya başlayarak takip etmiştik. Beşinci olimpiyat altınını boynuna geçirerek Paris’ten ayrılan Lopez, olimpiyat oyunları tarihinin en özel köşelerinden birinde yerini aldı bile. Ayakkabılarını çıkarıp minderin üstüne bıraktıktan sonra yürüdüğü o kısa yolda 16 yıl önce başlayan bir emeğin ayak izleri oluşmuştu.

Leon Marchand: Ev Sahibi Olarak Paris’teki Yükselişi
Henüz 22 yaşında en büyük sahneye adım atmak, ev sahibi sporcu olmak ve açıkçası bu şansın bu uzun uzadıya sürmesi muhtemel kariyere rağmen insanın eline yalnızca bir kez geçmesi. Bugünden ve Leon Marchand’ın tüm kazandıklarının ardından bakınca belki görmesi biraz güç ama bu, olağanüstü bir yük anlamına geliyor. Marchand’ı diğerlerinden ayıran da bu oldu aslında: Pek çok şeyi kolay göstermesi. 400 metre bireysel karışıkta elde ettiği altın madalya ve olimpiyat rekoru, havuzun ona ağır gelmediğinin bir işaretiydi. Ardından 200 kelebekte Kristof Milak karşısında son 50 metrede ortaya koyduğu geri dönüş ve hemen akabinde âdeta bir spesiyalist olduğunun ilanını yaptığı 200 kurbağalama finali geldi. 200 metre bireysel karışık finali ise tamamıyla bir şovdu. Marchand’ın suyun üstüne çıktığı her saniye “Marchand” diyerek tempo tutan Fransız seyircisini kim unutabilir ki? Havuzun ona ağır gelmediği dakikalarda, seyirci ismini haykırırken uçmuştu Fransız yıldız. Henüz 22 yaşında, kendi evinde ve şampiyondu artık.

Simone Biles: Temsil Ettiğinin Çok Daha Fazlası!
Her şey orada, Tokyo’da sona erebilirdi. Kaldı ki bu her halükârda muhteşem bir kariyer olmaz mıydı? Kazanabileceği tüm dünya şampiyonalarında galip gelen, Rio’dan dört altın, bir bronzla, Tokyo’dan ise bir gümüş, bir bronzla ayrılan Simone Biles’ın özgeçmişinin yeterince iyi olmadığını kim söyleyebilir ki? Kaldı ki hem Tokyo öncesinde hem de Tokyo’da sporun ideolojik gidişatını tersine çeviren bir yıldız, o günden sonra atlama masasında, aletlerde veya yer hareketlerinde başarılı olmasa dahi ne kaybeder ki? Ancak Biles Paris’teki yerini de almıştı. 27 yaşında geldiği ve liderliğini üstlendiği takımıyla birlikte önce takım altınını cebine koydu. Ardından atlama masasında galip geldi. Genel tasnifte kürsünün en tepesinde yer alan isim de ondan başkası değildi. Vera Caslavska’dan beri genel tasnifte iki kez galip gelen ilk isim olma başarısını gösteren yıldız isim için her şey olabilecek en güzel şekilde ilerliyordu. Yer hareketlerindeki performansı ise dünyanın zirvesi için yeterli olmayacaktı ancak Brezilyalı Rebeca Andrade’ye kaybettiği şampiyonlukta dahi gülümsüyor, kendi üzüntüsünden önce rakibinin mutluluğunu paylaşmaya gidiyordu. Zira onunkisi Paris’le sınırlanan bir yolculuk değildi. Biles çok daha fazlasını temsil ediyordu.

Armand Duplantis’ın Muzaffer Yükselişi
Geldim, gördüm, yendim. Roma İmparatoru Jül Sezar’ın Basforos Kralı II. Pharnake karşısında elde ettiği zaferin ardından kurduğu bu cümle aslında Paris 2024 Olimpiyat Oyunları’ndaki sırıkla atlama finalleri için de pekâlâ kullanılabilir. 5.50’lik atlayışlarla başlayan finalde yerinde oturmayı tercih eden, 5.70’de ufaktan ısınan ve seyircilere “Buralardayım” diyen, üç sporcunun başarısız olduğu, bazılarının ise atlamakta epey zorlandığı 5.80’e tenezzül dahi etmeyen Armand Duplantis’e bakarak öğrenebileceğimiz, ondan ders çıkarabileceğimiz hiçbir şey yok. Babası zamanında Sergey Bubka’yla yarışmış, annesi ise spor bursuyla ABD’ye gitmiş biri İsveçli yıldız. Kaldı ki annesinin babası da eski bir sırıkla atlamacı. Duplantis pistin ortasında, elinde sırıkla doğmuş desek yeridir. Ama tüm bunlara rağmen yaptığı işi şaşkınla izlemek, gidebileceği en yüksek mertebeye şahitlik etmek büyüleyici bir deneyim. İnsanlığın sınırı bugünlerde 24 yaşında olan, daha şimdiden efsane statüsüne erişen biriyle birlikte 6.25’e çıktı. O bir kez daha sahne aldığında bir adım daha ileriye gideceğiz. Sonra bir adım daha…

ÖNE ÇIKANLAR

Kilo kontrolü, sağlıklı yaşam tarzının sürdürülmesi için kritik bir unsurdur. Kiloyu dengelemek; genetik yapı, yaş, cinsiyet, yaşam biçimi ve çevresel etkenler gibi birçok faktörden etkilenir. Bu noktalar bazen kilo yönetimini zorlaştırsa da dengeli beslenme ve düzenli fiziksel aktivite, sağlığı desteklemek ve kilo …

Hemen hemen herkesin günlük yaşamında karşılaştığı sürekli açlık hissi, neden kaynaklandığını tam olarak anlamakta zorlanılan bir durumdur. Gün boyunca düzenli öğünler tüketmenize rağmen açlık hissetmeye devam ediyorsanız, bu durumun arkasında birden fazla neden olabilir. Vücudun açlık sinyallerini tetikleyen …

İnsanlık, yüzyıllardır gençliği ve sağlığı korumanın sırlarını arar durur. Günümüzde bu arayış, bilimsel araştırmalar ve teknolojik gelişmeler sayesinde hiç olmadığı kadar ileri bir noktaya ulaşmıştır. Harvard Üniversitesi’nde genetik profesörü olan Dr. David Sinclair, yaşlanma sürecini anlamak ve yavaş…