Suudilerin Transfer Yazı
Her yaz dönemi büyük takımların hamleleri, yıldızların yer değiştirmesi büyük bir heyecan yaratır. Şimdi ise masada yeni bir oyuncu var…
“Dünyanın bütün meşhurları bununla tıraş oluyor. İngiltere kralı, rahmetli başkan Kennedy, taçsız kral Pele, Beckanbauer, kaleci Mayer, Nadya Komanaçi, Brigitte Bardot, Fenerbahçeli Cemil…”
Şener Şen’in “Neşeli Günler” filmindeki bu repliği yıllar içinde sayısız şaka üzerinde faydalı ömrünü tamamlamış olsa da muhteviyatı bakımından Suudi Pro Lig’deki takımların transfer hamleleriyle benzerlik taşıyor.
Öyle ki bu yaz oldukça agresif bir transfer atağına kalkan Suudi takımları “dünyanın bütün meşhurlarını” kadrolarına katmak için yemin etmiş gibi görünüyor. Bu isimlerin arasında Ballon d’Or’un son sahibi Karim Benzema, yıldız ve sevimli orta saha N’Golo Kante, yakın döneme kadar dünyanın en iyi savunma oyuncularından biri olarak görülen Kalidou Koulibaly, Brezilyalı forvet Firmino, Hırvat oyun kurucu Brozovic ve Chelsea’nin kalecisi Eduard Mendy gibi son derece “meşhur” oyuncular yer alıyor.
Fazlasıyla sıcak olan bölgeye daha evvel taşınan Cristiano Ronaldo’nun bir bakıma öncüsü olduğu bu akım, Suudilerin sonsuz gibi görünen finansal kaynaklarıyla besleniyor. Nispeten ununu elemeye yatkın veya yakın oyuncuların şişkin bir emeklilik ikramiyesi alabilmelerine olanak tanıyan bu kariyer hamlesi, henüz kariyerlerinin erken dönemlerinde olan bazı oyuncuların da ilgisini çekmiş gibi görünüyor.
Wolverhampton Wanderers’ın önemli oyuncularından Ruben Neves henüz 26 yaşında olmasına rağmen talih kuşunu çöllere doğru takip etmeyi mantıklı bulurken ondan iki yıl daha sonra doğmuş olan vatandaşı Jota da Celtic formasını El İttihad formasıyla değiş tokuş etmekte tereddüt etmiyor.
Bazı futbolseverlerin gözünden bakıldığında ödenen ücretler bu hareketliliği “profesyonel” açıdan meşrulaştırırken, futbolun odak noktasında sadece paranın olması bazı futbolseverlerin gözünden birer damla yaş süzülmesine sebep olabiliyor. Aslında bu durum yıllar evvel North American Soccer League (NASL) ile ABD’de başlayan eğilimin yıllar sonra çok daha hormonlu bir tezahürü gibi. Daha sonra kısmen MLS’te tekrar eden ve yakın dönemde Çin’deki örneklerle başka bir boyuta taşınan “parayla futbol ülkesi olma” modasının güncellenmiş bir versiyonu.
Elbette Suudi Arabistan’ın Dünya Kupalarında da ziyadesiyle tanık olunan ve süregelen bir futbol kültürü var. Ancak yerel futbol kültürüne yapılan bu suni gıda takviyesi uzun vadede faydasız ve kendi kendini yok eden bir yapıya dönüşebilir. Söz konusu düzenin tartışmalı, etik dışı ve farklı motivasyonlar barındıran taraflarını konu dışında tutup sadece futbol yönetimi açısından değerlendirme yaparsak Suudilerin son yıllarda futbola aşina Avrupalılarla ortak hareket ettiklerini denkleme katabiliriz.
En parlak örnek olarak Newcastle United’ı satın aldıktan sonra takımın yaşadığı değişim döneminin son derece profesyonel bir şekilde kotarıldığını söylemek mümkün. Bu durum kendi ülkelerinde canlandırmaya çalıştıkları lig açısından geçmişte başka ülkelerde yapılan hatalara düşmeyebilecekleri izlenimini yaratabilir. Ancak yapılan transfer harcamaları tam da geçmişin izlerinin üzerine denk düşüyor.
Newcastle’dan konu açılmışken çeşmenin başında duran kişiye de bir parantez açmak gerekiyor: Muhammed Bin Salman. Suudi Prens’in kontrol ettiği fon, Newcastle United’ın %80’lik payına sahip. Ayrıca aynı fon, ülkenin dört büyük takımı; Al Hilal, Al Ittihad, Al Ahli ve Al Nassr’ın da sahibi. Bunlar dışında dört takım daha devlet kuruluşları tarafından destekleniyor. Dolayısıyla Suudi Pro Lig’i devlet eliyle global bir markaya dönüştürülmeye çalışılıyor.
Suudi Prens’in futbol ve hatta diğer sporları da kullanarak ulaşmak istediği amaçlarına dair pek çok çıkarım yapılabilir. Ancak bu atılımın günümüz futboluna yaptığı etkiyi çok kısa bir sürede tecrübe etmiş olmak, yaşanması muhtemel köklü değişimlerin de habercisi. Avrupa piyasasında bonservis ve oyuncu ücretlerinde suni bir enflasyon yaratan bu hareketlilik ülkemizde dahi etkilerini çok kısa sürede göstermeye başladı.
Oyuncu piyasasının daralması, önerilen yüksek ücretler ve yıldız isimlerin Suudi Arabistan’ı bir seçenek olarak görmeye başlamaları durgun suya atılan taş misali önlenemez bir dalga yaratmayı başardı. Öte yandan şu an için bu yolu tercih etmeyen birçok ismin olduğunu da unutmamak gerekiyor.
Elbette akla ilk gelen isimlerden biri Lionel Messi. Arjantinli, 400 milyon euro gibi bir teklifi elinin tersiyle itmiş olsa da ABD’nin yolunu tutarak Inter Miami’yle yaptığı anlaşmanın ileriye dönük olarak pek çok menfaat barındırdığı aşikar. Romelu Lukaku, Heung-Min Son, Luka Modric ve Jamie Vardy gibi isimler ise gelen teklifleri reddedip kariyerlerini Avrupa’da sürdürmeyi yeğlemiş gibi görünüyorlar.
Diğer taraftan hala önemli isimler Suudi kulüpleriyle anılmaya devam ediyor. Göze en çok çarpan isimler arasında Neymar yer alıyor. PSG’den ayrılması beklenen Brezilyalı yıldız, sakatlık sorunları ve para ile ilişkisi de göz önünde bulundurulduğunda Arap Körfez’ine doğru bir yolculuğa çıkmayı uygun bulabilir. Hakim Ziyech’in transferi oldukça muhtemel gözükürken, 43 yaşındaki Gianluigi Buffon’a da iştah açıcı bir teklif yapıldığı konuşuluyor. Bernardo Silva ve Wilfried Zaha gibi isimler de spekülasyonların odağında bulunuyor.
Suudiler takımlarını ünlü teknik adamlara emanet etmeyi de bir alışkanlığa dönüştürmeye çalışıyor. Kante ve Benzema’yı kadrosuna katan Al Ittihad’ın başında Portekizli Nuno Espirito Santo bulunuyor. Al Nassr, takımın başına bir dönem Shakhtar Donetsk’i de çalıştırmış olan Luis Castro’yu getirirken Al Ahli’nin Jose Mourinho’yu teknik direktör koltuğuna oturtma arzusu şimdilik gerçekleşecek gibi görünmüyor. Al Hilal, Jorge Jesus ile anlaşırken; Al Ettifaq ise Steven Gerard’la anlaşarak Portekizli teknik adam trendinin dışına çıkmakta bir sakınca görmedi.
“Dünyanın en meşhurları bu ligde top koşturuyor,” repliğiyle başlayacak bir tanıtım filmi Mohammed Bin Salman’ın ilgisini çeker mi, kestirmek güç… Ama kurmaya çalıştığı yapının global futbolda bazı yaralanmalara yol açacağı günbegün daha net bir şekilde görülebiliyor. Futbolun ve futbolu yönetenlerin parayla ilişkisi derinleştikçe dünya futbolu da dönülmez bir yola giriyor.
ÖNE ÇIKANLAR
Kahve tutkunlarının vazgeçilmezi olan latte çeşitleri arasında özellikle kış aylarının favori içeceklerinden biri toffee nut latte’dir. Karamel ve fındık aromasının espresso ile muhteşem uyumunu yakalayan bu içecek, hem kafelerde hem de evde hazırlanabilen lezzetli bir alternatif sunar.
Kan şekeriniz gün boyu kendinizi nasıl hissettiğiniz ile enerji seviyelerinizi önemli ölçüde etkiler. Kan şekeri seviyesini korumak ise uzun vadeli sağlıklı yaşamın anahtarıdır. Birçok etken kan şekeri seviyenizin değişmesine neden olabilir. Bunlardan biri de beslenme şeklidir. Yaşam tarzınızı oluşturan seçimlerin içinde …
Kilo kaybı ve sağlıklı yaşam için günde 10 bin adım atmanın gerektiğini muhtemelen duymuşsunuzdur. Peki 10 bin adımın kalori yakma potansiyelini tam olarak biliyor musunuz? Günde 10.000 adım yürüme fikri, dünya çapında da popüler hale gelen bir fitness hedefi haline geldi. Başlangıçta insanları …