Rocky Gibi
Fas’ın 2022 Katar’da dünya dördüncüsü olması beklenmiyordu, ama bu asla bir tesadüften ibaret değildi. Zira yarı finale giden adımlar, epey geçmişten başlıyor.

“Bulunduğumuz kıtayı mutlu ettik ve gururlandırdık. Tıpkı Rocky Balboa gibi… Onu da yüreği ve tutkusu nedeniyle desteklemek istersiniz. Bence biz bu Dünya Kupası’nın Rocky’siyiz. Onun kadar cesur, onun kadar tutkuluyuz…”
Fas Milli Takımı’nın teknik direktörü Walid Regragui, Fransa ile oynanan yarı final maçından sonra bu cümleyi kurdu. Zira Katar 2022’de gruptan çıkmasına dahi sürpriz gözüyle bakılan Fas, tüm otoriteleri yanılttı ve yarı final gördü.
Fas, Son 16 Turu’nda İspanya ile eşleştiğinde -doğal olarak- kimse tarafından favori olarak gösterilmiyordu. Ancak 90 dakikası ve uzatma süreleri 0-0 tamamlanan karşılaşmayı penaltı atışları sonucunda Fas kazandığında bu sadece Fas için unutulmaz değildi, aynı zamanda yarı final gören ilk Afrika takımı olarak da tarihe de geçmişlerdi… Üçüncülük maçında Hırvatistan’a 2-1 kaybettikten sonra dünya kupasını dördüncü olarak tamamladılar. Bu tür başarılar, Yunanistan’ın 2004 Avrupa Şampiyonası’nda elde ettiği şampiyonluğun başına gelen gibi çoğunlukla tesadüfler üzerinden anlatılırlar. Fas’ın dünya dördüncülüğü içinse ‘tesadüf’ kelimesi epey ağır kalıyor. Bu başarının arka planında biraz daha fazlası var.

Fas, böyle bir başarı için gereken sistemin temelini, -en azından fikir olarak- 1998’in ardından bir süre Dünya Kupası’na gidemedikten sonra atmıştı. Krallık, 2007 yılında düğmeye bası ve VI. Muhammed Futbol Akademisi’ni inşa etmek için tam 15 milyon dolar harcadı.
Felsefe belliydi. Akademiye bağlı olarak Fas’ın küçük şehirlerinde futbol imkânları geliştirilecek, buralardan küçük yaşta çocuklar keşfedilip akademiye alınacak, yetiştirildikten sonra da Avrupa kulüplerine transfer edilecekti. Sala Al Jadida’da, çeşitli spor tesislerini bünyesinde barındıran bu akademi; sağlık kuruluşu, yaşam alanı, kütüphaneler ve futbol sahaları dahil olmak üzere yaklaşık 18 hektarlık bir alan üzerine kurulmuştu.
Sistemin başında, şimdilerde Fas futbolunun babası olarak görülen Nasser Larguet vardı. Larguet, o günleri şöyle anlatıyor: “Bu, sporla çok ilgilenen Fas Kralı VI. Muhammed’den ilham alan bir projeydi. O, maalesef Fas’ın Afrika Uluslar Kupası veya Dünya Kupası’na katılamadığı, başarısız bir dönemde olduğunun farkındaydı ve oyuncuların gelişimine odaklanmanın önemli olduğu sonucuna vardı.” Nasser tüm sistemi kurdu ve 2014 yılına kadar da idare etti. 64 yaşındaki kurt çalıştırıcı belki dünya çapında ünlü bir isim değildi ama kendisini, oyunu geliştirmeye adamıştı. Çalışmaları bir dip dalgası oluşturmuştu. Fas Kralı’nın isteği üzerine Larguet, ülke futbolunu ilerletme görevini üstlenmiş, başarıyla yerine getiriyordu. Tabii akademinin başına geçmek üzere onun seçilmesinin de sebepleri vardı. Zaten Fransa’daki akademilerde bol deneyim elde etmişti. Sırada Fas’taki genç yetenekleri keşfedip elit bir üretim hattı yaratmak vardı.

Fas’ın kuzeyindeki küçük bir tarım kenti olan Sidi Slimane’de doğup büyüyen Larguet, şu anda Suudi Arabistan futbol takımının teknik heyet sorumluluğunu üstlenmiş durumda. Aslında Suudiler kadar hırslı bir ulusun kendi futbol dönüşümlerini yönetmesi için elbette ona yöneleceği sürpriz değildi. Fas, İspanya’yı yendiğinde Larguet, Suudilerin 15 yaş altı takımıyla birlikte bir turnuvadaydı. Larguet, Portekiz’i geçerek Dünya Kupası’nda yarı finale yükseldikleri maçı da televizyonda izledi ve gururlu bir baba gibi duygulanarak şunları söyledi:
“Kalbim çok güçlü atıyordu, bu devrimi bu oyuncularla ve bu koçla izlemek olağanüstüydü. Büyük bir zeka ve dayanışmayla oynadılar ve akademi oyuncularından Youssef En-Nesyri’nin güzel bir kafa golü attığını gördüğümde dünyanın en mutlu insanı oldum.”
Aslında Larguet, Fas’ın ulusal sahnede kendisini nasıl yeniden keşfettiğini açıklamak için mükemmel bir rehber. Zira o, büyük fikirleri olan diğer gelişmekte olan ülkelere de örnek olacak bir şekilde plan üretti. Ona göre, böyle bir sistem için temel gereksinimler var: Cömert bir finansör, ciddi ve dikkatli bir şekilde oluşturulmuş bir program, yetenekli, özverili insanlar ve elbette tohumları ektikten sonra gereken sabır… Nasser, projenin sabırla geçen ilk yıllarını şöyle anlatıyor:
“Projeyi yönetmek için seçildim. Akademiyi inşa etmek için iki yıl harcadık. Ondan sonra doğru oyuncuları bulmak için ülke çapında seyahat ettim. 2009’da açılışa hazırdık ve ülkeyi gezerek En-Nesyri, Azzedine Ounahi, Nayef Aguerd, Ahmed Reda Tagnaouti gibi şu anda milli takımda olan oyuncuları keşfederek akademiye kazandırdım.”

Nasser’e göre eğer bir ülke futbol konusunda gelişmek istiyorsa koçları ve çalıştırıcıları eğitmek, genç oyuncuların gelişmesine yardımcı olmak kadar hayatiydi. Mesela futbolun yanı sıra yüksek düzeyde bir okul çalışması sürdürmek de o kadar önemliydi ki akademik yetenekleri gereksinimlerin çok gerisinde olduğu için bazı öğrenciler seçilmedi.
Akademi, gençleri sosyal anlamda, devam ettikleri eğitimde ve tabii ki futbolda geliştirmek için gerekli tüm parametreleri içeriyordu. Pek çok bileşen aynı çatı altında toplanmıştı. Amaç onlara gerçekten futbolda en iyi şansı vermek ve aynı zamanda farklı seviyelerde oyuncu yetiştirmekti.
Yatılı öğrenciler akademiye 12 yaşında giriyor, 18 yaşına kadar da devam edebiliyordu. Daha küçük yaştaki sporcuları da bulabilmek için Larguet; Marakeş, Kazablanka, Fez ve Tanca’da dört mini spor merkezi açtı.
Nasser, aynı zamanda antrenörlerle de sıkı ilişki içindeydi. Mesela akademi çalışmaya başladığında, Herve Renard’ı projeye katılmaya ikna etti. (Daha sonra ikili Suudi Arabistan’da da birlikte çalışacaktı.) Takımın Dünya Kupası’ndaki antrenörü Regragui’yi de çok yetenekli bir antrenör olarak gözüne kestirdi ve onu profesyonel lisansını elde ettikten sonra işe aldı.

Belki de en az tüm bunlar kadar önemli bir diğer girişimi ise cep telefonundan yaptığı bazı görüşmelerde gizliydi. Fas Milli Takımı’na uygun oyuncular bulmak için Avrupa’yı mercek altına aldı ve yurtdışında doğmuş, orada yaşayan birçok Faslı sporcunun aile kökenlerini araştırarak onları ülkelerini temsil etmek konusunda ikna etti.
Mesela, Zinedine Zidane ile yapılan bir telefon görüşmesi Madrid doğumlu Achraf Hakimi’nin Fas’ı seçmesinin yolunu açtı. Bu turnuvada çok etkileyici bir performans gösteren Sofyan Amrabat, Hollanda doğumlu Noussair Mazraoui ya da Fransa doğumlu Sofiane Boufal de takıma aynı şekilde katıldı. Kısacası, Larguet sadece alt yaş gruplarına yardım etmedi. Yurt dışında yaşayan pek çok Faslı oyuncuyu Fas Milli Takımı’na da kazandırdı.
Bugüne kadar yatırım yapan Fas Milli Takımı, 12 yılın ardından 2022 Katar’da bu yatırımın meyvelerini toplamaya başladı. Örneğin Azzedine Ounahi, Youssef En-Nesyri ve Nayef Aguerd gibi oyuncular artık süper yıldız haline geldiler. Tüm ülke, VI. Muhammed’in kurduğu bu projenin sonuçlarını görmekten mutlu. Akademi her seviyeden milli takımları destekliyor ve bu Fas için büyük bir gurur. Zaten Fas taraftarlarının 2022 Katar tribünlerinde yaptıkları şovlara ve takımlarına verdikleri desteğe bakınca, hissettikleri gururu anlamak zor değil.
Şimdi Fas için sırada bir sonraki Dünya Kupası için oyunu daha ileriye taşımak ve bu seviyelerde kalıcı olabilmek var. İşleri kolay değil ama teknik direktör Walid Regragui’nin de dediği bunu başarmak için cesur ve tutkulu bir şekilde çalışacaklar. Tıpkı Rocky gibi…
ÖNE ÇIKANLAR

Kilo kontrolü, sağlıklı yaşam tarzının sürdürülmesi için kritik bir unsurdur. Kiloyu dengelemek; genetik yapı, yaş, cinsiyet, yaşam biçimi ve çevresel etkenler gibi birçok faktörden etkilenir. Bu noktalar bazen kilo yönetimini zorlaştırsa da dengeli beslenme ve düzenli fiziksel aktivite, sağlığı desteklemek ve kilo …

Hemen hemen herkesin günlük yaşamında karşılaştığı sürekli açlık hissi, neden kaynaklandığını tam olarak anlamakta zorlanılan bir durumdur. Gün boyunca düzenli öğünler tüketmenize rağmen açlık hissetmeye devam ediyorsanız, bu durumun arkasında birden fazla neden olabilir. Vücudun açlık sinyallerini tetikleyen …

İnsanlık, yüzyıllardır gençliği ve sağlığı korumanın sırlarını arar durur. Günümüzde bu arayış, bilimsel araştırmalar ve teknolojik gelişmeler sayesinde hiç olmadığı kadar ileri bir noktaya ulaşmıştır. Harvard Üniversitesi’nde genetik profesörü olan Dr. David Sinclair, yaşlanma sürecini anlamak ve yavaş…