Haleften Selefe Bir Liverpool Destanı

“Geçmiş için çok minnettar, bugün için çok çok mutlu, gelecek için çok umutluyum. Tebrikler. Asla yalnız yürümeyeceksin.”

Liverpool’un 20. Lig şampiyonluğunu kazandığı gün, takımın bir önceki teknik direktörü Jurgen Klopp Instagram hesabından bu mesajı yayınladı. Geçtiğimiz yıl takım şampiyonluk mücadelesinin tam ortasındayken sezon sonu takımdan ayrılacağını duyurmuş ve belki kendisi de dahil olmak üzere dünyada futbolla ilgilenen herkesi şok etmişti. Takım yarıştığı tüm kulvarlarda iddialıydı, 4 kupa alabilirler mi tartışmaları İngiliz tabloid basınının en eğlenceli gündemlerinden biriydi ve tam da o anda kulübün tepesindeki adam, Klopp, ‘Artık yoruldum, daha fazla devam edemeyeceğim’ diyordu. Şok dalga dalga yayıldı, inkar-öfke-pazarlık tüm fazlardan geçildi, nihayet kabullenme aşamasına gelindiğinde Liverpool 2023-24 sezonunu sadece bir kupayla kapayan ve büyük bir belirsizliğe yelken açan koca bir devdi.

Arne Slot’un rekortmen Liverpool’una geçmeden önce hikayeyi geri sarmak, onun bastığı yerlerdeki ilk ayak izlerinin sahibi Klopp’tan bahsetmek ve Merseyside’ın devinin nasıl yeniden yaratıldığına biraz değinmek gerekir elbet.

Jurgen Klopp Ekim 2015’te Liverpool’un başına geçerken çok heyecan verici, underdog olarak kazanmayı bilen, heavy metal bir futbol fenomeniydi. Onun karakteriyle Liverpool’un kimliğinin bir araya geldiğini düşünmek, ateşle barutu yan yana koyup ne olacağını izlemek gibi bir deneyim olacaktı milyonlarca insan için. Kapıdan girdiği ilk gün kendisine The Normal One diyerek gönüllere de girmiş, hem savaşacağı cephelere mesajını göndermiş, hem de tevazu sahibi olarak da İngiltere’nin fethedilebileceğini ima etmişti. Öyle de olacaktı. Hem gönülleri, hem İngiltere’yi fethedecekti.

Artık dünya futbol haritasının afili çocuklarından olmayan, bakan herkese romantik bir kaybedeni hatırlatan, çok uzaklarda kalmış zaferlerin hayaletlerini kovalayan bir kulüp gibi görünüyordu Liverpool. Kayda değer son zaferleri 2005 İstanbul mucizesi de, tıpkı kulübün genlerindeki her zafer gibi sanki bir peri masalıydı ve bir süre daha tekrarlanmazsa gerçekliğini yitirecek bir efsaneye dönüşecekti. Yerinden doğrulmakta zorlanan koca bir çınarın başına geçen Klopp yaprak döken devi doğrultacak ve yeniden çiçeklendirip baharla buluşturacaktı.

Kloppo Liverpool’a ayak bastığı gibi bir şeylerin değişeceği hem de çok ciddi değişeceği belliydi. Çok yüksek tempoda, herkesin ciğerleri patlarcasına kendini paraladığı, televizyonun başında izlerken bile tansiyonunuzu yükselten bir heavy metal şöleni vardı sahada. Yeşil çimin üstündekilerin kalitesi değil de akıttıkları ter ve harcadıkları emek büyüleyiciydi. İlk sezonun sonunda takım Avrupa Ligi finaline yükseldi. Büyük bir başarıydı ama zaferle taçlanmayacaktı. Birçoğunun ilki olan kayıp işte buydu ama ne gam. Jurgen adım adım kafasındaki takımı kurmaya başladı, farklı zamanlarda kulübe katılan Sadio Mane, Mohammed Salah, Virgil Van Dijk, Allison Becker gibi yetenekler Klopp’un elinde birer dünya yıldınıza dönüşecekler ve Bobby Firmino, Trent Alexander Arnold, Andy Robertson, Jordan Henderson, James Milner, Fabinho gibi büyük oyuncularla kazanmadık hiçbir şey bırakmayacaklardı.

Merseyside’ın kırmızılarının yeniden inşası başlamış, Jurgen Klopp Liverpool’u önce heyecan veren, sonra imrenilen, ardından korkulan ve nihayetinde kazanan bir canavara dönüştürmüştü. Elbette yaklaşık 9 sene süren bu birliktelik her zaman bir gül bahçesinde dolaşmak gibi keyifli bir tecrübe değildi. Çok fazla diken vardı ve bu dikenler çok fazla can yaktı. Alman hoca Liverpool’un başında bir Avrupa Ligi finali, iki Şampiyonlar Ligi finali ve son saniyede iki lig şampiyonluğu kaybetti. Kazanmak üzere oldukları, tüm kariyeri boyunca kazandıklarının çok daha fazlasına denk gelen bir futbol dâhisiydi Klopp, onu bu kadar özel yapan da buydu belki. Lig Kupası, Fa Cup gibi zaferlerden sonra Liverpool nihayet önce Şampiyonlar Ligi’ni kazanıp Avrupa’nın zirvesine tırmandı, takip eden sezondaysa İngiltere şampiyonu olarak 25 senelik hasreti dindirdi. Jurgen artık tartışmasız bir kazanandı ama yıllar sonra bu dev kulübe saygınlığını, yerini, hikayesini, efsanesini geri kazandırmıştı. Onun mirasının nesiller boyu anlatılacak olma sebebi de buydu işte.

19 Mayıs 2024 günü, Anfield Road’un çimlerine son kez Liverpool teknik direktörü olarak ayak bastı Klopp. Stadyumda onun onuruna bir şenlik düzenleniyordu ve milyonlarca taraftar şükranlarını sunuyordu gözyaşları içinde. O anda sahanın ortasına yürüdü, mikrofonu eline aldı ve Arne Slooott diye şarkı söylemeye başladı Jurgen. Kendisinden sonra kulübün başına geçecek menajeri kendisi açıklamış ve tüm Liverpoollulara ona destek vermeleri için bir beste bırakmıştı. Başrol oyuncusu sahneden çekilirken, spotların nereye dönmesi gerektiğini işaret ediyordu. Tam da İngiltere’ye ayak bastığı gün kendisine The Normal One diyebilen bir adamın göstereceği bir tevazu ve alçakgönüllülüktü, göz yaşartıcı bir reverans.

Arne Slot çok büyük bir işi başardı. Hiç transfer yapmadığı bir takımı, tüm rakiplerini eze eze, puan tablosunda kimsenin kendilerine yaklaşmasına izin vermeden ve tartışmaya mahal bırakmayacak şekilde en iyi olarak İngiltere’nin zirvesine taşıdı. Liverpool taraftarı 35 yıl sonra ilk kez Anfield Road’ta bir şampiyonluk kutladı hem de daha Nisan ayı bitmeden. Arne’de bize gösterdiğinden çok daha fazlası olduğu muhakkak, kendi kuracağı takımlarla çok daha büyük zaferlere imza atması da olası. Tam da Liverpool’u yönetmesi gereken bir teknik direktör gibi çok üst profil bir oyun aklına sahip Hollandalı hoca ama tıpkı Jurgen gibi onu da özel yapan şey sahanın içinde gösterdikleri olmayacak gibi. 27 Nisan 2025 günü, Anfield Road’un çimlerine şampiyon bir hoca olarak ayak basıp, mikrofonu eline alan ve “Jurgeeen Klooop” diye şarkı söylemeye başlayan Arne, Liverpool’un başında olmayı en çok hak eden isim olduğunu gösterdi bile.