20’nci yüzyılın sonlarıyla 21’inci yüzyılın başlarında futbolun belki de en rekabetçi olduğu yer İtalya’ydı. Baresi, Maldini, Cannavaro, Nesta, Thuram ve daha nice savunmacıların yer aldığı ligde değil gol atmak, pozisyona girmek bile başlı başına olaydı. Ronaldo, Batistuta, Vieri, Crespo, Inzaghi, Del Piero, Baggio, Totti gibi isimler bu başarıya ulaşabilecek beceriye sahip oldukları için tarihte iz bırakmayı başarabildiler. Ama bugün onları değil, tüm bunları sessiz sedasız, hatta neredeyse zahmetsizce yapan bir başka adamı; Dario Hübner’i hatırlayacağız.
1967 yılında, İtalya’nın Slovenya sınırındaki Trieste bölgesinde bulunan Muggia’da dünyaya gelen Hübner, futbola yarı profesyonel bir ekip olan Piegivina’da başladı. Buradaki başarılı sezonu onu çeşitli Serie C ekiplerinde dolaştırdıktan sonra 1992 yazında Serie B takımı Cesena’ya transfer oldu.
Alberto Fontana, Davor Jozic, Carmine Gautieri gibi isimlerin bulunduğu kadroda kendine çabucak yer bulan Hübner, 38 maçın 34’ünde forma giymiş ve 10 gol kaydetmişti. Bu performansı takımını üst lige taşımaya yetmemişti. O zamanın Serie B’si, hayli çetin bir ligdi zira o sezonun gol krallığına ulaşan oyuncu, Almanların efsane forveti Bierhoff’tan başkası değildi, ki o bile takımı Ascoli’yi altıncılıktan öteye taşıyamamıştı.
Cesena ertesi sezona hoca ve kadro değişiklikleriyle girse de Dario yerini korumayı başarmıştı. Sezon boyunca gerek takım gerekse Hübner son derece iyi bir performans sergilemiş, geçen seneki dokuzunculuğu geliştirerek beşinci sıraya oturmuş hatta Serie A’ya yükselme maçında Padova’ya yenilerek hüsran yaşamıştı. Dario Hübner’in 32 maçta 12 gol attığı ligde gol krallığı listesinde yer alan diğer isimler şunlardı: Gabriel Batistuta, Christian Vieri, Pippo Inzaghi, Gheorghe Hagi…
1994-95 sezonunda kadrosunu koruyan ve yukarı çıkmaya giderek yaklaştığını sanan Cesena, taraftarını üzerek sezonu sekizinci tamamlamıştı. 28 yaşındaki Hübner’in gol sayısı 15’e çıksa da hâlâ bir şeyler başarmaya yetmiyordu belli ki.
Hübner hırslıydı. Belki mahcup gülümsemesi, hafif eğik duruşu onu olduğundan daha “ezik” biri gibi gösteriyordu ama onun lakabı Bizon’du ve futbol dünyasının en büyükleriyle kafa kafaya mücadele edebildiğini biliyordu. Sonraki sezona fırtına gibi girmişti o yüzden. Tam 23 gol atarak Serie B’nin gol kralı unvanını kapsa da takımı ona ayak uyduramamış, onuncu sıraya demir atmıştı.
1996-97 yılına gelindiğinde de aynı terane devam ediyordu: Hübner golleri sıralamış, Cesena ona yetişememişti. Yetişmek şöyle dursun takım Serie C’ye düşmüştü. Camiasına yüksek aidiyet beslese de artık değişim vaktinin geldiğini hissediyordu İtalyan golcü. Serie A ekibi Brescia’dan teklif vardı. Onun gibi fırsatçı birisinin böyle bir şansı ıskalama ihtimali yoktu.
İlk Serie A maçına otuz yaşında Inter karşısında çıkan Bizon, Giuseppe Meazza stadında gencecik Andre Pirlo’dan gelen topu göğsünde yumuşatmış ve sol ayağıyla muhteşem bir voleyle doksana takmıştı. Sezon boyunca dört farklı teknik direktör değiştiren Brescia, ligi 15’inci bitirerek tepetaklak şekilde Serie B’ye düşmüştü. Dünyanın bir numaralı liginde 16 gol atan Dario Hübner yine hayal kırıklığı içindeydi. Yine de ona bir sezon önce hayallerinin kapısını açan Brescia’dan da vazgeçecek değildi.
1998-99 sezonunda attığı 21 gol, Serie A’ya yetmemişti. Yılmadı. Bir 21 tane de sonraki sezon attı. Serie B’yi üçüncü bitiren Brescia, 2000 yılında tekrardan en üst lige yükselmişti.
33 yaşına gelen Dario Hübner, hızını kesecek gibi değildi. Kalede Pavel Srnicek, önde Baggio ve Kubilay Türkyılmaz’ın olduğu müthiş kadronun yardımıyla 17 golle geri dönmüştü devler arenasına. Şekilli saçlı, yakışıklı, bonservis rekorları kıran starların arasında kapkara kıvırcık saçlı, top sakallı, bira ve sigara içen bu yaşlı adam, hepsiyle baş edebileceğini büyük bir kolaylıkla gösteriyordu sahada.
2001 yılına gelindiğinde Hübner’in Brescia defteri kapanmış, ligin yeni ekibi Piacenza, hücumu 34’lük Bizon’a emanet etmişti. Serie A tarihinin en büyük şampiyonluk yarışlarından birine sahne olan 2001-02 sezonunda ipi son maçta Juventus göğüslemiş, 98 Dünya Kupası ve Euro 2000 şampiyonu Trezeguet 24 gol atmıştı. Ne var ki Trezeguet zirvede yalnız değildi; Dario Hübner de takımının 49 golünün 24’üne imza atmış ve gol krallığı payesini Fransız yıldızla paylaşmıştı.
2002 yazı onun için başka bir ilginçliğe daha sahne olmuştu. Sezon öncesi ABD kampına gidecek AC Milan, dünya kupası nedeniyle yeterince futbolcu bulamamış ve nihayetinde Dario Hübner’e haber göndererek onun da kampa katılmasını istemişti. İtalya futbol camiasında çok sevilen bu futbol ihtiyarı, teklifi kabul etmiş ve bir dizi hazırlık maçında forma giymişti. Yaşı ve sigarası yüzünden Ancelotti kendisine kalıcı bir sözleşme önermese de bir şekilde İtalya’nın en büyük takımlarından birine dahil olmayı başarabilmişti. 2002-03 sezonuna tekrar Piacenza formasıyla başlayan Hübner, adet olduğu üzere çift hanelere ulaşmış ama onun 14 golü takımını ligde tutmaya yetmemişti.
Serie A’daki son sezonu olan 2003-04’ü Ancona ve Perugia formalarıyla geçirmiş, burada 13 maçta 3 gol atarak bayrağı gençlere teslim etmesi gerektiğini anlamıştı.
Sonraki yıllarda bir dizi Serie C ve Serie D takımlarında oynayan Bizon, 44 yaşında kramponları asma kararı aldı. Bu mücadele dolu kariyerden geriye, Dönemin en iyi futbolcusu Ronaldo’yla tokalaştığı fotoğrafı ve 74 Serie A golü kaldı.
Argun Aydın
2013’ten beri çeşitli mecralarda futbol üzerine yazılar yazdı, çeviriler yaptı, edebi öyküler kaleme aldı. Kalem oynatmaya, fikir yürütmeye Socrates Dergi’de devam ediyor.
Kahve tutkunlarının vazgeçilmezi olan latte çeşitleri arasında özellikle kış aylarının favori içeceklerinden biri toffee nut latte’dir. Karamel ve fındık aromasının espresso ile muhteşem uyumunu yakalayan bu içecek, hem kafelerde hem de evde hazırlanabilen lezzetli bir alternatif sunar.
Kan şekeriniz gün boyu kendinizi nasıl hissettiğiniz ile enerji seviyelerinizi önemli ölçüde etkiler. Kan şekeri seviyesini korumak ise uzun vadeli sağlıklı yaşamın anahtarıdır. Birçok etken kan şekeri seviyenizin değişmesine neden olabilir. Bunlardan biri de beslenme şeklidir. Yaşam tarzınızı oluşturan seçimlerin içinde …
Kilo kaybı ve sağlıklı yaşam için günde 10 bin adım atmanın gerektiğini muhtemelen duymuşsunuzdur. Peki 10 bin adımın kalori yakma potansiyelini tam olarak biliyor musunuz? Günde 10.000 adım yürüme fikri, dünya çapında da popüler hale gelen bir fitness hedefi haline geldi. Başlangıçta insanları …