Yeni Macera
Red Bull, 2023 Formula 1 sezonuna dominant bir başlangıç yaptı. Fakat bu, hikâyenin geri kalanından keyif almamıza engel değil…

Sezon arası her Formula 1 fanı için zor geçer. Hem mevsimin kış olmasından dolayı yapacak şeyler sınırlıdır, hem de yaklaşık sekiz ay dolu dizgin giden bir Formula 1 sezonundan sonra üç aylık durgunluk oldukça keskin bir geçiştir.

Araç tanıtımları ise sezon başlangıcından takribi bir ay önce başlayan ve yeni sezonun geldiğini müjdeleyen etkinliklerdir. Takım pilotları aracın üstüne örtülmüş takım renklerindeki örtüyü ne çok yavaş, ne çok hızlı, aynı zamanda da senkronize bir şekilde kaldırmaya çalışırken ortaya çıkan o hafif sakarlık anını gördüğünüzde “F1 başladı” dersiniz. Bu tanıtımlarda her zaman yeni araçlar tanıtılmaz. Bazen bir önceki senenin üzerine bu yıl yarışılacak renk düzeni ve yeni sponsorlar konarak biraz hile yapılır. Bunun sebebi ise, özellikle ön sıralardaki takımların araç tasarımlarını son ana kadar saklayıp rakiplerinin onları taklit etmesini veya onlardan fikir almasını engellemektir. Tanıtım etkinliklerinde yeni takımının renklerindeki pilotları ve yeni kask tasarımlarını görmek ayrı bir keyiftir. Gerçek aracını tanıtan takımlar üzerinden hemen bir analiz furyası başlar.
Kimler hangi parçaları nasıl yorumlamış? Bazılarında şöyle bir parça var ama kurallara uygun mu? Uygunsa yeteri kadar fayda sağlıyor mu, taklit edilir mi? Araçların takip ettiği genel trendler nasıl? Adrian Newey böyle araba yapmayı nereden öğrendi?

Zaten Formula 1’i özlemiş taraftarlar için çeşitli kaynaklardan gelen haberler – asılsız olsalar bile – epey ilgi görür. Her kış mutlaka bir takımın motorundan ekstra güç kazandığına dair haberler çıkar. Nadir de olsa gerçek çıkan acayip konseptlerin spekülasyonları yapılır. Testlere kadar aslında hiçbir şey net değildir, zira yeni sezon aracını tanıtan takımlar dahi testlere bambaşka bir otomobille çıkabilirler.
Testler ise bazı açılardan yanıltıcı olabilir. Normal şartlarda en hızlı tur zamanlarına göre araçların hızını karşılaştırmaya alışmış olan bizler, sezon öncesi testlerinde tur zamanlarını tamamen geri plana atmamız gerektiği gerçeğine biraz zor alışabiliyoruz. Testlerden önce sadece 15 km’lik bir çekim günü, bir de shakedown adı verilen ve maksimum 100 km’lik toplam mesafe katetmeye izin verilen bir deneme günü hariç araçlar taptaze ve tecrübesizdir. Bu tecrübesizlik yenilikten gelir. Mekanikerler, mühendisler ve pilotlar araçla tanışıp kaynaşmak için biraz vakit geçirmeye ihtiyaç duyarlar. Bu da pist üstünde mümkün olduğu kadar tur atmakla yapılabilir. Bu yüzden sezon öncesi testlerde atılan tur sayısı, tur zamanlarından çok daha önemlidir. Bazen gerilerdeki takımlar, sponsorların ilgisini çekmek için hafif depoyla çıkarak hızlı turlar atarlar. Bazen de öndeki takımlar dolu depo ile tüm gün turlayarak tek tur performansını değil, yarış boyu hızlarının nasıl olacağını gözlemlemek isterler. İşin özü, testlerde çıkarım yapabilmek için bakılan parametreler sezon içinden tamamen farklıdır. Eğer bir takım bol tur atmış, herhangi bir mekanik arıza yaşamamış, pilotlarının yüzü gülüyor ve araç dışarıdan bakılınca dengeli görünüyorsa bu ideal bir sezon başlangıcıdır. Zaman ekranlarındaki dereceler gerçek hızı temsil etmez. Hatta tıpkı araç tanıtımlarında saklanan tasarımlar gibi, burada da hızını ve dolayısıyla elindeki kartları hemen göstermek istemeyen takımlar çıkar. Rakiplerinin rehavete kapılmasını isteyen takımların hepsi blöf yaptığındaysa sosyal medyada şenlik başlar. Acaba kim gerçekten hız saklıyor, kim gerçekten yavaş? Üçgen biçiminde birbirini öven rakiplerin takım patronları bunu ilk yarışa kadar sürecek bir eğlenceli oyun olarak görüyorlar muhtemelen, çünkü dudaklarının kenarındaki gülüşten hepsinin bu işten keyif aldığı belli oluyor.

Sezonun ilk yarışı… İlk antrenman seansından damalı bayrağa kadar pist üstündeki her dakikanın, her detayın üzerinden çıkarımlar yapılacağı üç günlük bir serüven… İlk antrenmanlar ve hatta cuma antrenmanlarının tamamı testlerin bir uzantısı gibi olsa da ilk hızlı turları bazı takımlardan görmeye başlarız. Cumartesi gününün son seansı olan sıralama turlarına kadarsa kimin hızlı olduğunu net bir şekilde görmenin imkanı yoktur.
Yarış sonucu ise sezonun her zaman başladığı gibi gideceğine dair bir yanılsamayı ortaya koyar. Evet, bazen gerçekten sezonun ilk yarışından üstünlüğünü belli eden takımlar sezonun geri kalanında hiç tökezlemeden bu hakimiyetlerini korurlar. Fakat her zaman da sezon başladığı gibi gitmez. Henüz geçen sene ilk üç yarış geride kaldığında Ferrari başarılı ve hızlı bir takım olarak galibiyetleri ardı ardına sıralarken Red Bull hızlı fakat dayanıksız bir ekip olarak puan farkının açılmasına engel olamıyordu. Sonra neler olduğunu hepimiz biliyoruz: Red Bull’u ile Verstappen bir sezonda en çok yarış kazanma rekorunu kırdı, üstelik bu rekora iki galibiyet daha ekleyerek rekoru geliştirdi. İlk yarışların muzaffer birlikteliği Leclerc ve Ferrari ise mutlu son için bir başka baharı bekleyecek.

Bunları düşününce Red Bull’un 2023’e net bir üstünlükle başlamasına rağmen 23 yarışlık tarihin en uzun sezonunun daha çok su kaldıracağını ummak gerekiyor. Bazı izleyiciler, birtakım basın mensupları, hatta George Russell böyle giderse Red Bull’un tüm yarışları kazanacağını söyleyerek biraz acele ediyorlar. Spor seyircisi ve spor basını reaktif davranmaya epey meyilli oluyorlar. Basın gözünden bakarsak ne kadar sansasyonel haberler ne kadar sık yayına konulursa o kadar site trafiği ve bir o kadar da gelir elde ediliyor. Tamamen asparagas haber peşinde koşanlar bir zaman sonra elense de “acaba” ve “yoksa” parantezine alınan kışkırtıcı başlıklar hem gazetecilik damarını koruyup hem de o haberlere ilgi çekmek için okuyucuyu kışkırtıyor. Bazen birbirini referans gösteren, özünde kaynağın hiçbir yere bağlanmadığı haberler İtalyan ve İspanyol basınında bir pinpon topu gibi sekiveriyor. “Fala inanma, falsız kalma” der gibi, bu haberleri biraz eleştirel ve şüpheci bir gözle değerlendirdiğinizde istediğiniz eğlence miktarına yanlış bilgilendirilmeden ulaşabilirsiniz. Olan bitene dair öngörülü tahminler ve sağlam kaynaklardan sızan haberler mutlaka olacak, fakat bekleyip görmeden sezonun geri kalanını tahmin etmenin seyir zevki açısından öyle pek kimseye de fayda sağlamadığını söyleyebiliriz.

Red Bull hakikaten yarışların çoğunu kazanabilir, fakat yine de sezon içinde keyifli yarışlar görmeyeceğimiz anlamına gelmiyor bu. Sporun en tek taraflı geçen yıllarında dahi özel zaferler, kıran kırana mücadeleler ve olaylı yarışlar mutlaka yaşanıyor. Üstelik bu yıl işin içine girmiş bir Fernando Alonso ve Aston Martin varken sıkıcı geçecek bir sezon düşünemiyorum. Sezona ters ayakta başlayıp toparlayacak takımlar, Ferrari ve Leclerc’in başına gelecek türlü çeşitli şanssızlıklar, Alpine’in McLaren’ın önünde olduğu her yarış Piastri’ye yanlış tercihi yaptığını ima edecek açıklamaları, Alonso’nun aracı iyiyken Stroll ile asla arasının bozulmaması için göstereceği ekstra çaba, bazı yarışlarda Perez’in kısa süreliğine olsa da takımla ters düşmesi, arka sıra takımlarının sırayla her yarış takdir toplayan çıkışlar yapmaları… Formula 1’i seven ve sporun özünü gören gözler için puan tablosundan bağımsız çok güzel bir yıl olacak. 2023 Formula 1 sezonu tüm yarışseverlere hayırlı olsun.
ÖNE ÇIKANLAR

Kilo kontrolü, sağlıklı yaşam tarzının sürdürülmesi için kritik bir unsurdur. Kiloyu dengelemek; genetik yapı, yaş, cinsiyet, yaşam biçimi ve çevresel etkenler gibi birçok faktörden etkilenir. Bu noktalar bazen kilo yönetimini zorlaştırsa da dengeli beslenme ve düzenli fiziksel aktivite, sağlığı desteklemek ve kilo …

Hemen hemen herkesin günlük yaşamında karşılaştığı sürekli açlık hissi, neden kaynaklandığını tam olarak anlamakta zorlanılan bir durumdur. Gün boyunca düzenli öğünler tüketmenize rağmen açlık hissetmeye devam ediyorsanız, bu durumun arkasında birden fazla neden olabilir. Vücudun açlık sinyallerini tetikleyen …

İnsanlık, yüzyıllardır gençliği ve sağlığı korumanın sırlarını arar durur. Günümüzde bu arayış, bilimsel araştırmalar ve teknolojik gelişmeler sayesinde hiç olmadığı kadar ileri bir noktaya ulaşmıştır. Harvard Üniversitesi’nde genetik profesörü olan Dr. David Sinclair, yaşlanma sürecini anlamak ve yavaş…